Baba'm
Su gibi akıp giderken Ömrüm,
kimse farkına varmadı nasıl büyüdüğümü. Ben; ben uzakların kızı unuttum Baba Ocağımı, unuttum kendimi, sancılı gecelerde yitirdim evimi yurdumu. Dert hangi şekil geldiyse kabullendim Suçumu. Efkar sıçradıkça benliğime, Şaşırdım sağımı solumu. Hiç’tim, Aç’tım, Hırçın, öylede Asi. Herkes ne kadar kör, ne kadarda sağırdı. Bir toz taneciği kadar Sevgiye muhtaçtım. Yaşadığım ne kadar Hüsran varsa, topladım Hicran demlediğim Satırlarıma. Beni affet, hani hiç dayanamazdınya gözlerimdeki bir damla Yaşa, Kıyamazdınya Yavruna? Ağladım, BABA! Bu gece; Öyle Çok ağladım ki. Sesimin Rengi değişene dek, Rabb’imden Bir "İnşirah" dileyerek. Gelmişime geçmişime içim yana yana, Birazda Seni sensiz yaşadığım Yıllarıma saya saya, kirpiklerimi cezalandırdım. Dilim Lal oldu, Yüreğim takatsiz, Kalbimin yangını Gözyaşlarımdan Arsız. Üzmeye kıyamadığım Yemyeşil gözlerin geldi aklıma, Sonra o durgun, o solgun o küskün o son bakışın dikildi karşıma. Gücümü topladım! Seni en keskin Dua’ların güzelliğine boğdum bu Gece. Hasret ve Özlemle Andım. Köln, 3.3.2013 Saat 03:46 Kevser BAYSAL |