ÖFKE ŞÖHRETİ YAKALAMIŞ
göklerin firar eden
ağlayan yüzü benim, pastırma sıcağıyla avunan güz sancısı. kaç kadehe bölünür içimde ki yalnızlık, balkon köşelerinde maziyi yüklenirken gözlerim. acıdan acıya koşan zavallı yolcuymuşum kök salamadığım bu solan bahçede. sessizliğin ezberinde tekrarlanmış suallere verildim uzakların korkusu hecelendi düşlerim elenirken bir bir. hangi çekirdekten düşmekteyim bozuk bir edebin gevşekliğinde tatminsizlikler yaşıyorum. bu göz kararmalarım sona ermeyecek mi bedenim zamana avuçlanırken. yaşıyorum işte bu çelişki dünyasında ötelenmiş vicdanımla, beyaz güvercinler kanat çırpmıyor artık. dibine çökmüş ümitlerden bile sebeplenmeyen yürek meğer benmişim. sefa sürecek bir güne muhtaç ömrün temiz havasına ağzını açmayan o kilitlenmiş nefes bana sürüldü karanlıklarda boğulmam için. gurur bayılırken öfke şöhreti yakalamış, zehirlenmiş bakışların fırtınası savruldu dalı kırılmış ağaçlara ve masum gölgeler avlandı gecenin bir yarısında hıçkırıklara boğulmuş körpeler yapıştı namus kavgasına tutunmak için esirgenmiş hayat nasıl bir rol biçti gençlik arzusunda yanıp tutuşanlara bu topraklarda yazılan kader duygunun katili ölüme kılıf sahte şiirlerin dokusunda kaybolmuş insanların doldurduğu sahipsiz bir mezarmış. |