Kırk Yıl Sonra -16- Oof off! fbaktım bir otuziki, el salladım “güle güle” dur demedim halbuki.. “Yalevece” dediler, “neredensiz”e yer açtılar şoför mahallinde ilk iş dedim ki “ne zaman bir 32 plaka görsem heyecanlanırd/ım binivermişim iki ekmek elimde nasipmiş işte uykum daha kaçar ilk geceden, yollarda bulurum kendimi sabah güneş doğmadan iki ekmek alır dönerim şehirdeki fırından dedim ya!! nasipmiş işte, nasipten ötesi yok! dünya gözü ile gördüm sizleri de! şimdi bizi nere koyarlar, çoluk-çocuk bizim buraları bilmez, biz onların, oraları, benden arkaya kalırsa, nereye götürülürüm, asıl da can alıcısı, ben arkaya kalırsam onu nereye götürürüm, ilk hanım, için yıllarca hastane kapılarında çektiğimiz onca çil(l)e kendi de çok çekti zavallı, nur içinde yatası bana da az çektirmedi hani.. çoluk-çocuğun sefaletini anlatmaya dilim varmaz, görenin gönlü razı olmaz, yanında memuriyete başladığım sizlerden iyi olmasın şefimin kızıydı garip düşünde güler garip kuşun yuvasını Allah yapar dedikleri gibi; çok elimden tuttu rahmetli, beni oğlu gibi sever, taktir ederdi beni Erzincan’a götürün dedi hanımı Manisa’ya defnetti kayınvalide tam bir Osmanlı üzerimde çok emekleri vardı o da fazla yaşamadı birkaç aya kalmadı hanımı da yolcu ettik “-kurtuldu” dedik çocuklar küçük.. elde-avuçta kalmadı bir sene çoluk-çocuk ziyaretine sık sık gittik, sonra alıştık gittik cennet mekan.. sonradan.. dertten-telaşeden iki yanımızı göremedik, göremedik gittik üç sene öyle geçti, konu-komşunun kol kanat germesiyle Allah hepsinden razı olsun, hem baba oldum çocuklara, hem anne, çocuklar daha küçük ya üvey ana eline bakmasınlar dedik babaları gibi rezil olmasınlar diye altı sene bekar kaldık, derken işte eş-dos(t) araya girdiler de çocuğu olmadı diye kocası çıkarı vermiş şimdiki bu hanımı aldık hakikaten temiz, tertipli, iyi-güzel, hoş da.. üstelik evimize bir tertip-düzen geldi tamam ama, yamanın üstüne yama tutmuyor ves-selam… |