EY YÖNÜNÜ KAYBETMİŞ ŞAİR
yaralı bir kuş gibi
sancılarım dinmez. nice sevgiler tükettim gizlenmiş gerçeklerden kaçmak için ölüme sevdalanmış insanlar korkutur beni vücudumun her karesinde ürperen tüylerimle geziyorum köşe bucak. yeni hataların saltanatına eğilmiş ömrüm ve karanlığın tam ortasına iniyorum içimde ki canavarla, ben ki zavallı ademden düşmeyim ezelden bölünmüş uykularım, yaşadığım her yarın nefretimle inleyecek ruhumdan fışkırıp. kanımın her damlasına ihanet işlenmiş, ayaklarımın altında ağlıyor toprak. kara çarşaflar sarılsın bu kirli tohumlar için beyaz ağlamasın bana sarılırken. maviden umut kesildi gride tutuklandı hayatın renkleri ansız sürgün edilmiş duygular kilitlendi bakışlarımıza. ne gecesi var ne gündüzü nefret aşılıyor insanın yüzü dürüst olan hiç birşey yok bu çağın yıkılmış batık sahnesinde. tebessümlerden kirli bedellerin hevesi uzanıyor gözlerime sevgiyle ıslanmış dudaklardan bir çocuğun yıkılmış dünyası düşüyor sanki korku çölünden kopup gelen sahipsiz mahkumların tuzu kokmuş gibi. Ey ! yönünü kaybetmiş şair ayak izlerinden karanlığı taşıyorsun, gök ağlamayacak yağmur düşmeyecek üstüne Azrail aklına ölüm pıhtısını kaçırmış seni bekliyor günün her hangi bir saatinde düşmeye hazır mısın lekelenmiş talihini ikinci adrese taşımak için. bakalım şeytanın övdüğü müsün yoksa Tanrının kabul ettiği o asil gölgemisin sen. |