LİNÇ EDİLMİŞ YAŞAM
kül tutmuş saçlarımdan
zamanı döküyorum ağlayan gözlerimden. başkalarının hayatını öğretiyor yaşadığım her yalnızlık. öfkemden damarlarım patlıyor çizilmiş şakaklarımda. haykıran çocukluğum ne kadar çok incinmiş ölüm kokan bu şehirde. yokluğa ne zaman bayrak açsam büyüttüğüm gençlik isyan ediyor boş mangal yürekli oluşuna kuru laflardan ibaret sözlere karın tok diyor ürperen bakışlarım, sıkarken kirpiklerim göz yaşlarımı. mart nisanı hazırlamadı benim istediğim gibi baharda hazan tokatlar coşmak isteyen ruhumu yeni ağrıların sancısı belirir mayıs çiçekleri arasında, ne haziran kalır bana ne temmuz çirkin kavgalara düşerken. ağustos eylül’ü döker karanlığıma ve ben yine ekim de sararmış yapraklar gibi çaresiz boynu bükük kasıma yaslanır matemi avuçlarım. aralıktan baktı ocak yanarken şubat a savruldu küllerim koca bir yıl devrilirken ardımdan. tekrarlanmış acılar avuçlar hayalimi niyetim okunmadan Tanrıya yürek nasıl uzanır ki aşk’a cinayet işlerken kader ümitleri asılmış adam olmanın görüntüsü insanlığımı katlederken her saat merhamete itaat eden yanlarım bir bir düştü iyiliğin yamaçlarından ve ben bu yüzden kötü adam oldum ve bu yüzden ezip geçtim vicdanımı hayat kardeşim olmadı ölüm korkusunun vesayetinde ezerken aklımı kötü işledi tutuklanmış arzularımı yok kelimesiyle hançerledi dünyamı mevsimleri acıya paketlerken. güya öc alıyorum mavi karanlıklarda boğulurken, giden bir ömrün öyküsü ne çabuk tükenmiş rodrigonun konçertosu delerken kulağımı kırkımdan bir fazla yaşadığım hayat gözlerimde linç edilmiş bu bilge şairliğime lanet okuyorum eğer yaşamak buysa. AĞLAYAN NİSAN |