Ana Kadın
Sermayesidir ana kadının
Anadutla yaba Feryat bülbülün dilindedir amma çile ana kadında Doğurganlığının en verimli çağında Tatmamış çocukluğunu er yatağında Dikili bir ağacı yok bu koskoca ovada Ey baba, buralarda yaşam nasıl diye sorma Kınalı ellerin nasırlarını Diken batımlarında acılı sızlatma Bıçak kınlarına sığınmıştır hayat Modern şehirlerin rüzgârları esmez kıraç topraklarda Yaşam Susuzluktan çatlamış tarlaların bağrında Sert salınıp çatlatırken dudakları seher yeli Güneş tepende yakarken günleri Havaya kaldırılmış eller Gök kubbede Dillerde duayla bulut sağımında Krem tatmamış kanlı avuçlar Övünesi vakitlerin yaban kokularında Dastarıdır ana kadının Dört kangal dikeninin arasında Başa dokunmaz bu güneş altında Gel baba sen de sokul Yüreği serinletecek öğle yemeği ayran aşı tadında Sıkılma ağzım kokar diye Bir tahta kaşık da sen sal Bıçkın bakışların kartal yuvasına Sessiz gülüşlerimizin gamze çukurlarında sırlıdır Vaktin kıskacına sunulmuş hayat Bugüne ekmek tazedir yarına bayat Alnımızın tuzlu terindedir nefes anlara hırıltılı Yetim ağlamalarında esen yele nasıl da sızılı Bak işte ana kadın merhametiyle karşında Ağlayan çocuğun belemelerinde altını Toplanmış ise göğsüne sütü emzirmeli Şefkatine gözlerin yaşını silmeli Almalı ana kadın eline yabayla dirgeni Sermeli emeğini gökyüzünün altına Ve gün batımlarının sinesine ağır ağır girmeli İşte ana kadın nasırlı elleri öpülüp alna değmeli |