Çağıran’beni karanlık çağırıyor beni kuyu saçların çağırıyor beni bölerek en derin uykuyu’ ... gövden çağırıyor beni içinde tohum, içinde bahar sancısı içinde; yeşil ve büyük ağaçların ardına sinmiş kendi başına kendi yağmurları yağan utangaç bir kızın ağladığı yüreği uzak köşesinde, biraz da ihmal edilmiş gövden çağırıyor beni ... gülüşün çağırıyor beni bahçesinden göğü seyre dalmış çiçeklerin birbiriyle fısıldaştığı gül tomurcuğuna meftun kalmış kelebeğin işvesi bir tazeliğin çocuğu evveli bilinmemiş büyülü gökkuşağının ardından asılı kalan o rengarenk buğu işitenin kendini açık denizde bulduğu gülüşün çağırıyor beni ... gözlerin çağırıyor beni bir sedef nakış, kaşlarınla işlenmiş kaneviçe bambaşka bir ay var içlerinde gölgesi göğü deşen gece yarısına saklı yalınayak bir yıldız yüreğe düşen saçlarını kaybetmiş ilk güzelliğinde ağlamış, ağlamış ve ağlamış utangaç bir kız gözlerin çağırıyor beni ... ellerin çağırıyor beni rüzgarın mutlaka bir haber getirdiği güvercinin yüreğinden geçmiş merhametin gül bağına gizli bir şiirle süslenmiş mahzun bir kuş bedeni, ekmek sıcaklığı avuç içlerin ellerin çağırıyor beni, karınca kalbi ellerin ... ’saçların çağırıyor beni bölerek en derin uykuyu beni karanlık çağırıyor beni kuyu’ |
içten
naif
hüzünlü
bir o kadar içten
son olarak off dedim
tebrik ilen