karmaşaSoyu sopu belirsiz kırgınlıklarım var hayata. İlk neremizden başladık vurulmaya Ne zaman farkına vardık kan kaybımızın, bilmiyorum Maviden kahveye döndü zamanla gözlerimiz Gökyüzünden inerken toprağa. Hayallerim kefensiz düşüyor çukurlara Yüreğim şehit mezarlığı Ziyaretime gelsen ya ara sıra! Biraz ela bak bana İçinde huzur olsun, tadını alacak kadar. Aşka yaltaklanan bir gurursuzluğu vurup sırtıma Affediciliğine sığınma hakkı talep ediyorum anlayışın Affetmek büyüklüktür sloganlı afişler asıyorum adımladığım sokakların duvarlarına Göz temasından kaçan cücelerle karşılaşıyoruz adım başı. -Dünya nüfusu kısalıyor olmalı- Süresiz izne ayrılan keyfimin kahyasından haber alınamıyor epeydir. Mülteci kamplarının kapısına dayanmaktansa Göz yumuyorum firara Ayartacak neyi kaldı hem kaçanların ardında Sahibi olmadığım herşey için şükretmeliyim Allah’a daha fazla Özgürlük, iplerini kesenlerin alnında yıldız olup parlarken Kuklalar, kendini tutan ellere çemkiriyor bir yandan Bir yandan sıkı sıkı tutunuyorlar Bu işte bir sahtekarlık var bilip söylemedikleri.Ben de; En büyük günahımı işledikten hemen sonra Tövbe edeceğim. Olur mu ki? Diyeceğim; Sana baka baka olgunlaşan hüznümün rengi döndü iyice Bütün sonbahar tablolarına yetecek kadar çoğaldık birlikte Öyle geliyor ki bana; Akranlarından önce yürüyecek acımız -En damıtılmış haliyle- Yeni tanışmıştık değil mi oysa? Az zamanda bu mesafe...! Neyse, neyse... Uygun bir mekan bulur bulmaz k u t l a m a l ı y ı z. |
bazen karmaşanın vurur tam ucundan
ki
fazla
kan akmasın
tebriklerimle