22
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
2030
Okunma
Soyu sopu belirsiz kırgınlıklarım var hayata.
İlk neremizden başladık vurulmaya
Ne zaman farkına vardık kan kaybımızın, bilmiyorum
Maviden kahveye döndü zamanla gözlerimiz
Gökyüzünden inerken toprağa.
Hayallerim kefensiz düşüyor çukurlara
Yüreğim şehit mezarlığı
Ziyaretime gelsen ya ara sıra!
Biraz ela bak bana
İçinde huzur olsun, tadını alacak kadar.
Aşka yaltaklanan bir gurursuzluğu vurup sırtıma
Affediciliğine sığınma hakkı talep ediyorum anlayışın
Affetmek büyüklüktür sloganlı afişler asıyorum adımladığım sokakların duvarlarına
Göz temasından kaçan cücelerle karşılaşıyoruz adım başı.
-Dünya nüfusu kısalıyor olmalı-
Süresiz izne ayrılan keyfimin kahyasından haber alınamıyor epeydir.
Mülteci kamplarının kapısına dayanmaktansa
Göz yumuyorum firara
Ayartacak neyi kaldı hem kaçanların ardında
Sahibi olmadığım herşey için şükretmeliyim Allah’a daha fazla
Özgürlük, iplerini kesenlerin alnında yıldız olup parlarken
Kuklalar, kendini tutan ellere çemkiriyor bir yandan
Bir yandan sıkı sıkı tutunuyorlar
Bu işte bir sahtekarlık var bilip söylemedikleri.Ben de;
En büyük günahımı işledikten hemen sonra
Tövbe edeceğim.
Olur mu ki?
Diyeceğim;
Sana baka baka olgunlaşan hüznümün rengi döndü iyice
Bütün sonbahar tablolarına yetecek kadar çoğaldık birlikte
Öyle geliyor ki bana;
Akranlarından önce yürüyecek acımız
-En damıtılmış haliyle-
Yeni tanışmıştık değil mi oysa?
Az zamanda bu mesafe...!
Neyse, neyse...
Uygun bir mekan bulur bulmaz k u t l a m a l ı y ı z.
5.0
100% (33)