iç dökümüDilinde esir şehir türküleri Acıya demleniyor gözlerin Sırtında taşıyorsun tüm cinnetlerin vebalini Oysa, karısını doğrayan adamla yok akrabalığın İnsanlık bağın kalın Ve sonsuz keder çekiyor ciğerine Al şu makası eline Kes Nefessiz kaldın! Pencere kenarında beslediğin serçeler gidecek birgün Halı altlarına saklanan karıncalar ölecek Bir örümceği terlikle ezişime kızışını anımsayacaksın sonra Akvaryumdaki balıklarını dökeceksin bir ağa Bari işe yarasın, kızartıp yiyelim desem Beni de cani sınıfına koyarsın ya Susacağım bu yüzden Ki insan haklarını önde tutuyorum diye diğerlerinin haklarından Beni kınamana dayanamam Susmak değiştirmese de aklımdan geçenleri Kandırmak şart oluyor bazen Fikrimi zikretmezsem üzülmezsin sen Ben de üzülmem.mesela Dün terliği hiç elime almadım Ve özgür bıraktım böcekleri Dedim ki: evi ortak kullanalım Hatta masaya buyrun. Karıncalar ısırmaz demiştin ya, Kızaran bacağıma anlat Bir de haddini bilmeyen o afacana. Sonra martı çığlıkları kulaklarını tırmalayacak Çığırtkan seslere tahammülün kalmadığında kapatacaksın camını Diğer evlere benzeyecek evin dışardan bakınca Kendi içine dönük, dışarıya kapalı Ki bir bildiği vardır kulakların duymak istemediklerinde Yine dudaklarımı oku Yüzüme odaklan Ben de bilmiyorum yaşamanın sırrını ama Birlikte dayanabiliriz Duvar olabiliriz birbirimize Nefsim sızlıyor seni düşününce demek istiyorum -Tam da burada- Demir tozlarını çeken mıknatıs kadar masumsun en fazla Güçlü bir el tutup ayırmadıkça beni senden K o p m a y a c a ğ ı m Ama korkum bu değil asla Suda eriyen tuzum sana karışınca Yani çözeltideki çözünen –çözen sen- Buharlaşırsan dayanamayıp kaynamaya Dibe çökersem! Azrail olasım var doğurgan kuşkulara! |
harbi çok güzeldi hiç yormadan tık tak okunuyor
sevgimle