düşüncelergövdemin iç duvarlarına çarpıyor sesin dinliyorum, suskunum şarkı mı söylüyorsun gözlerime yıkılan yadigàr evler geliyor müstakil, ahşap, bahçeli onlardan birinde misin uyuyor musun dövülmüş bir ortaokul çocuğuyum gibi bir gözümün altı mor öteki kızarmış burnum ise sinirden kan kusmuş dudağıma tadını alabiliyorum tuzlu bir ruh kaldı alnımda kıvrılıp bir hal almış çekingen, ürkek, düşünceli pişman olmak var şimdi ağladığıma bir gözyaşı sakızı sürmüştüm ama kalbime girdiğin yere ülkemin en korunaklı yerindeydin gövdenle örtmek vardı bir de gövdemdeki açığı.. oysa bilmiyorum şimdi memleketim neresi sordum ya onca kez öyle vuslatkàr, ağlamaklı, hevesli kimle doyar ki başka gözlerimin açlığı... ... peki nereli bu acı bu bulamamanın ertesi hangi gün hangi mevsim ki; umudu emiyor toprak, gözlerinle birlikte seni mi filizleyecek... |
ve öyle şişecek ki şeker pamuğuna dönüşecek bulutlar
yağacak sonra eteklerimize gülden nazik çiçekler
(şey şiiri çok sevdim, ama öyle bulanık ki zihnim ne yazdığımı ben de bilemedim, affola)