Mesela...
Nicedir çözülmüyor boğazımda’ki düğümler.!
Kimsesiz gecelerden karanlığı beklemek gibi mesela, pencereden sızan ay ışığından tutunmak, silüetine sarılmak mesela... Gögüs kafesimde çekilen doğum sancılarından, seni kundaklamak mesela... Cennet kokunu içime çekmek, sen olmak mesela, günahsızlığa soyunmak mesela... Adımlarının iz düşümüne düşmek mesela, elim, yüzüm bulanırcasına sürmek, topuklarından yeniden nasır’lanmak mesela... Seni bende sorulmuş soru bilmek, yine cevabı sende vermek mesela... Saçlarına çarpan rüzgarlarda, bilmedik yerlere savrulmak mesela, bilmediğim adreslerde seni sormak, seni bağdat bilip bulmak mesela... Sora sora seni bulmanın hazzını yaşamak mesela... Fail’in olmak, katilim bilmek seni, mesela... Adını ’’Deniz’’ koyup, Gel-Git’lerinin hüznünde yitip gitmek mesela... Tutunduğum sancağının, derinlerinde alabora olmak mesela... İki yakası bir araya gelmeyen kent’in, iki yakasından, iki cümle kurmak mesela... Zulamda sakladım cümlelerimi gün yüzüne çıkarmak, faiziyle seni sevdigimi haykırmak mesela... Olmaz ya; Ardında kalmışlığımla aynı sahilde, aynı bankta beklemek gelişini mesela... Sensiz ken aldığım her nefesten, ve senden özür dilemek mesela... Yok olan bir şeyden var olmak mesela... Mesela senden, mesela biz’den, yeniden yine doğumunu sabırsızlıkla beklemek... Bu ’’Aşk’’ la seninle yeniden nefes vermek mesela... Aynı kent’te aynı gökyüzü altında, aynı yağmurda, aynı toprak’ya yan yana uzanıp sonsuz olmak mesela... |