Aşk-ı Derun uğruna...
Hüznümü doldurduğum avuç içlerimden yeniden doğuyorum...
Yokluğunu yontuyorum, kirpiklerimle suretime... Harf harf susuyorum en kefensiz kaldığım yerden, önümde bir uçurum, ayaklarım yalın, sensizliğin girdabına düşüyorum... Boğazımda bir bir düğümleniyorken tüm cümle’ler, ve yüreğimde’ki vuslat yerine Sükût’a bırakıyorken, seni yazıyordum... Ve yazdığım yerlerden, susmayı öğreniyordum en meczup halimle... Gözlerimi yumdum, gülüşlerime bir anlaşılmaz lehçe koydum... Heybe’me ordan burdan kalma ’’Biz’’ koyuyorum, biraz hayallerimiz’den, biraz’da hüznümüz’den... Sırtıma yükleniyorum tüm soyutlandıklarım’la; Yollara düşüyorum, tatmadığım Aşk-ı Derun uğruna... |