Her aşk, bir dersi öğretiyor acemi yüreğime. . .
İyiyim ben.
Üzerime devrilmiş bir aşkın enkazı var sadece dışımda. İçimi hiç sormayın. Tertemiz hislerimin kirlenmişliğinin, muhasebesini tutuyor kalbim . Ahh kalbim. Gün gösteremeden, ah’ımla yordum yıllarca. Gün’ahım artık kimsesizliklerin kimsesinde ... İnsanoğluyuz işte. Onca zaman gözümüzün önündekilerin hep iyi yönlerini görüyor güzel bakmalarımız . Ne hatalarını algılıyor kalbimiz, nede kötü taraflarını. Kırmış olsalar dahi, kırgınlıklarımızdan bile cımbız la çeker misali, hep iyilik çıkarıyoruz. Aslında sevdiğimiz den böyle görmelerimiz, bilmiyoruz ... Araya konulan mesafelerden sonra anlıyoruz, bir zamanlar hatasız ve masum gördüklerimizin, aslında yüreğimize yakıştırdığımız yeri hak etmediklerini. Yaptıklarının bir çoğunun yanlış olduğunu, söylediklerinin aslı astarı olmadığını, gözlerinin, sözlerinin koca bir yalanın parçası olduğunu ancak ve ancak sizden gidince anlıyorsunuz... Birlikte iken sadece masum ve temiz görünmek adına, rolünün hakkını iyi verdiğini kabulleniyorsunuz . Gelirken elleri boş gelirler. Çat kapı, ansızın gelen misafir gibi. An’sızınız oluveriyor lar, daha ne olduğunu anlamadan... Peki ya gittiklerinde? Onlar giderken neyiniz varsa, yoksa kendileriyle birlikte uğurluyorsunuz. Hatta kendinizi bile. Hiç gitmeyecek gibidirler. Hatta bununla sizi her fırsatta ikna etmenin çabası vardır her dâim dillerinde. Lâkin, ilk fırsatta, ilk menfaatlerinin olduğu her hangi bir konuda yine ilk gidenlerdir... İyiyim ben . Hiç olmadığım kadar üstelik... Üzerimde sadece aldanmışlığımın verdiği aptallık , bir parça ortada kalmışlık, yanaklarımda ıslaklık, dilime az yakışan, küfürbazlık... |