''Deniz'i seven alışmaladır gel-git lere''
İnsan hayatı ne tuhaftır...
Kazananlar, kaybedenler, acıyı aş edenler, acı çektirmeyi meziyet bilenler, arkalarında bıraktıkları enkaz’a bakmadan, düşünmeden, gidenler, başkalarından bulamadıkları için , birilerine gelenler, çay bardağı misali, ellerinden kaymışcasına insanları kıranlar... Siz hiç kırılan bir bardağın, dudak sahibinin üzerine dökülmeden, kirletmeden tat verdiğine tanık oldunuz mu ? Kırılan ne olursa olsun, mutlaka sızıntı verecektir... Belki de bu yüzden’dir, hep kıran insanları affedemeyişimizin ardındaki gizli gerçek... Unutmayın ki ’’Kırdığınız yerden incinirsiniz’’... Bir otel odasını kullanır misali yüreklerimize gelenler... Sanki gündelik tutulan odalar gibiyiz, bugün kalayım, sığınayım’da yarına’a Allah kerim dercesine, gelişleriyle umut ışığı olurlar, kararan umutsuzluklarınıza... İçinizde gizli saklı kalmış ne varsa açığa çıkartırlar, beslenirler, sizlerden ne kadar faydalanabilirlerse, dibine değin sizdedir ler... Alacakları kalmamışsa yeni gidişlere çoktan kesilmiştir tek kişilik biletler... Bu hep böyledir... Sirkülasyon dediğimiz olaydan bir farkı yoktur... Devamlı devirdaim olmaktadır... Birde gelişlerinde ki, ’’Ben öncekilere benzemem, beni asla onlarla karıştırma, ben kalmak için geldim’’ demeleri... Bitiriyor insan’ı işte o an... Zaten ilk gidenler, kalmak için geldim diyenler değilmiydi hayatımız da ? İşte bu yüzdendir ’’Gitmek istedi ve gitti.Bundan dır dilimin kal demeye lâl oluşu’’... Tüm suç’u, hataları,çekilmesi ne kadar güç olan ne var ne yoksa, yüreğinizin tam’da orta yerine camii avlusuna bırakılmış çocuk misali, öylece bırakır giderler... Hep haklıdırlar gidenler/kendince.... Kalan tekbaşınalığıyla kalmakta, ödenecek tüm hesaplar sırtındaki tıka basa dolu küfe gibidir... Tek tek ödemeye başlar, tam bitti dediği anda bir yenisi çıkagelir... Sonuç aynıdır... Deniz’e düşen yılan’a sarılır; sözünün gerektirdiği gibi sarılır dört elle yeni gelene... Bilirdir oda gidecektir, lakin umut dünyasıdır.... Aklında devamlı ’’Belki’’ ler vardır, belki bu kez yanılmam, belki bu öncekilerden farklı dır, belki bununla yakalarım elimden rüzgar’a teslim ettiğim, uçurtmaları dercesine... Ve koskaca ömür böylece geçip gider... Giden gitmiştir, gelen’se gideni aratmaktadır... ’’Deniz’i seven alışmaladır gel-git lere’’ |