Terk-î Ǻşk
Gönül kapımı ardına kadar açtım da sana,
sokak kapını aralayıp, gözünün ucuyla bakıp kapattın bana . Kendimi kaybettiğim sende, kendimi aramak yordu beni. Bulurdum zaten, sende bir ben olabilmişsem eğer. Yokum. İsteksizce geçtim insanların karşısına, hep seni aradım sahte aynaların da. Her an sana yansımak, sana doğmak istedim. Hep engelleri sıraladın, bir bir yoluma. Kocaman bir duvarı inşâ ettin, soluma. Bir günü daha bitirdim, sensizlikle. Zor da olsa saat gece yarısına ilerlemekte. Birazdan yeni bir sensizlik dolu, yeni bir güne merhaba diyeceğim. İçinde yokluğundan başka beni nelerin beklediğini bilmediğim yeni bir günü bırakacak gece birazdan kollarımın arasına. Sonra ki gün oda geçecek. İşte sensizliğim de böyle kovalayacak yarınlar birbirini. Unuttuğumu düşündüğün her an unutturamayacak bu yarınlar seni bana. Ne vakit radyoda bir şiir okunsa, aklına ilk ben geleceğim. Sana sevdamı anlatmak adına yazdığım onlarca şiirlerim vuracak bir bir yüreğinin buz tutmuş yanından. Beni anlamak yerine, her sözünde kırdığın, üzdüğün kısa sohbetlerimizi özleyeceksin. Dilinin ucundan istem dışı "Keşke" dökülecek, kulaklarını yırtarcasına. Beni kendinsizliğinle cezalandırdığın günler çalacak kapını, ellerin bir daha titremeyecek, ellerimde ki gibi. Suskunluğu dilime zimmetleyip, konuştuğun an’lar gözünün önüne gelecek. Sesimden öpmek isteyecek dudakların. Konuş diyeceksin, konuş. Hatırlayacaksın göz bebeklerinden yüreğine ulaşmaya çalıştığımı. Önüme serdiğin imkansızlık kilimi, bu kez senin yoluna serilecek. Korkacaksın adım atmaya, ayaklarının altından düşüreceksin taşıdığın o "Cenneti " ... Kibir dağında ayağın takılacak, pişmanlıkların ellerine dolanacak, tek tek . Gözlerine bakardım, kaçırırdın. Oysa bilirdin gözlerinden sevdiğimi. Gözlerini bakışlarımdan kaçırdığın anlık zamanları özleye, özleye dolacak hasret heyben. Tesadüfen adım geçerse dost meclislerinde, irkileceksin. Adımın geçtiği dudaklarda arayacaksın kendinsiz bıraktığın beni . Bulamayacaksın . Bu sevdamı hiç yaşanmamış gibi yabancılaşmayı seçeceksin günü geldiğinde . Lâkin, en unuttuğun yerden yine vuracak seni, sevdamın kurşunu. Canım öyle yandı, öyle acıdı ki. Kan ağlayarak gülmeyi seçtim. Hep iyiyim dedim, seni üzmemek adına. Şimdi satırlar dolusu yazmak ta neyin nesi. Yazsam harfler yetmez, okusan da zaten anlamazsın. Tıpkı içimi anlamadığın gibi. Beni anlamadığın gibi. Sahi; kaçıncı günüydü bugün, sensizliğimin? Kaçıncı kez kendimi sende arayışımın? Kaçıncı beden, bende seni bırakmayı unutuşunun? Kaçıncı gün, bakışlarımın gözlerine değmemesinin? Kaçıncı düşüncesiydi, düşündüğünü düşünmenin? Saymayı da bıraktım artık. ! Parmaklarımı arkama saklayıp, öleceğim günü bekliyorum. Gelmezse ben gideceğim. Susuyorum artık. Bir daha hiç konuşmamak adına. Susuyorum artık. Konuşanların karşında. Tenimin kokusunu hissetmeyeceksin , tebessümlerim den düşmeyeceksin olur olmadık zamanlarda, yanaklarıma. Dolmayacak gözlerinde kaybolan gözlerim. Bitti artık, dilimde ki sözlerim. . . |