PENCEREDEN GÖRÜNÜM
bir adam ve bir kadın
bir masada oturmakta akşam yemegi vakti hava yemyeşil duvarlarsa bembeyaz sualtındaki kayalar gibi kabarmış ancak kendi öz gerçek renklerini de korumakta ne kadar yeşille yıkansalar da ne kadını tanırım ne de adamı onların da birbirini tanıdıgından pek de emin degilim kendi gözlerimin içinde yıkansalar da her biri de kendi öz gerçek renklerini korumakta adam yaşam yükünden kamburlaşmış gibi vucudunun kendisi ve agırlıgı sanki çökmüş üzerine bükmüş belini yorgunluk binmiş üst üste bıkkınlık gibi bir taş agırlıgında agır mı agır agır vurmuş benliğine bu agırlıklarla yere dogru egilmekte adam yemegini yemekte aldırmasız alışkanlık gibi düşsüz bir uyur gezer gibi atıştırıp durmakta düş gören ruhsuz bir taş kadının kolları tombulca üzerinde hafif yaşlılık lekeleri eti duru bir süt renginde bembeyaz ve bir kolunda mor derin bir çürük ya bir ev işinden ya da başka bir şeyden arta kalan süt beyazlıgı içinde çicek gibi açmakta göze çarpmakta açık korkuyla bakan gözleri sessiz sanki ormanın derinliklerinden yankılanan bir kuş sesi bir şey söylememekte ise de sanki herşeyi anlatmakta bu sessizlikte taşın canlanıp bir kuş sesi ötmesi gibi evin her tarafında sessizce yankılanması gibi her tarafa benliğini vurmakta DAvid FERRY Türkcesi Metin ŞAHİN . |