Dönmeme Çağlağı
Bu şehrin ihtiyar istasyonundan,
Bir bilet aldım sensizliğin geleceğine, Donuk ıslak duvarlar sustu çaresiz, Bakakaldılar yolcular akan giden yaşlarıma, Soramadılar “neden?” Bana işlediğin al mendil bile, Kurutamadı yılların yaşlarını. Ne bir çanta elimde, Ne de bir korku yüreğimde, Gözlerim güvercin kanatlarında, Bir veda sözü arar gibi, Boşuna baktı durdu, saçaklara umutsuz. Hareket, Ah! Çağıldadığım an, Yürekten, en coşkunca, Bitmeyen istasyonlar, meçhul yolculuğumda, Arka arka şehirler, ağır rutubet kokusu sinmiş, Allah için göremedim tek bir çiçek, Yollar boyu dizilmiş bahçeler umutsuz. Nerede rengârenk bayram yerleri, Şen, şuh kahkahaların göğe yükseldiği, Maytaplar, fener alayları ve lunaparklar Gözlerinde gülücükler, atlıkarınca çocuklarının, El ele tutuşmuş nişanlılar, Kaçamak buluşmuş sevgililer, Dondurma yiyen çocuklar, Çarpışan arabalarda zıpır delikanlılar, Sıralarda oturan pir ihtiyarlar, Semaverler, demli çaylar, fıskiyeler, Göremedim, deniz bitmiş sanki, Depremler olmuş, ya da nükleer harp, Ne heyecan ne gayret, Ne yağmur ne bereket, Ne çokluk ne hareket. Çağlayanların kuruyup ,rüzgârın sustuğu, Bayramların unutulup ,çiçeklerin solduğu, Bu son durak şehirde, Sensizliği tekrar yaşamamak için Geri dönmeyi reddediyor ve Dönüş biletini yırtıyorum. Seni sadece Ekim yağmurlarında hatırlayacağım. Muzaffer Eker |