KabukŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kaç kere doğurdun beni anne? neden binlerce kez ölüyorum... ins uyuyordu soyguna uğramış sokağımda topal ayağıyla sabahı kovalıyordu gece mum ışığı gölgemi titretirken hatıra defterimi kilitliyor annem tuz sesleri yankılanıyor kulaklarımda minare merdivenleri misali yutak hıçkırıklar devriliyor tek tek kurukafa kabilesinden olma acımtrak bir nefes yaralı atlarla yolu yarıladı ömür firar eder yüreğimden çatlak narlar sonra ayağa kalkar toprak beni karşılar kırık yağmurla ıslanır kirpik uçlarım buyrun müstakbel acımla tanışın aklî dengesi yitik serçeler besledi çocukluğum deri altına zerk edilmiş üveylik kül poyrazı eser görüş alanım daralır tali ömrüm ana yoluna girmek için topuklu yaralarla koştu başım göğe çarptı tuz hastanesine kaldırdım yaralarımı kabuk ziyareti yasaktır... |
sevgimle ikizcan,hep...