ORTAK ŞİİR ÖNERİSİ“Daha dün annemizin kollarında yaşarken” Örgülere sığmayan saçlarımız söküldü İnsan nasıl yaşlanır diye sorup şaşarken Fındıkkıran mineler yerlerinden döküldü Bir şimşir ağacına muhtaç kaldı dizimiz Kalmadı şarkılarda notalarda izimiz. Afet kırat Ha bu gün yarın derken geldi geçti seneler Anılar yüreğimde ne acılar bıraktı Kırk yıllık bir ömürde neler kaybettim neler İki damla yaş gibi aktı gözümden aktı Hayat diye bildiğim kumarmış meğer kumar Her masada kaybeden bu hayattan ne umar? Kadir Yıldız Meal meal okudum hükmünü bulamadım Bir dilek ağacında asılıyken kaderim Satırlara yazmıştım uzanıp alamadım Bahtımda yol vermiyor sensiz şimdi ne derim İçimde umutlarım yaşamadan giderim Ödenecek bedelse söyle onu öderim Bekir Akbulut Gözlerim dün çocuktu, gerisini görmedi. Hesap bilmez tüccarım, günüm dünden ziyanda; Kırk senelik bir ömür sanki kırk gün sürmedi Geçmişimi aradım anılarda her yanda Dağda kırda bayırda görünürken izlerim, Bu gün üç beş adımda tutmaz oldu dizlerim. Mustafa Usta Aynalarda yüzümü gözlerimden saklarım Gördüğüm bu rüyayı bilsem kim hayra yorar Seviyorum diyerek ben kendimi aklarım Yürek darağacında maziden hesap sorar Ne hikmetse bir türlü çözülmedi iplerim Sırt üstü düştüm dostum baş aşağı diplerim. Kadir Yıldız Bezden bebeğim vardı o kız mazide kaldı Yorgunum takatım yok bitmez acı kederim Serildim serpildim de aşkın büyüsü aldı Henüz onsekizinde yazıldı bu kaderim Günler ah vahla geçti çektiklerim yetmez mi? Bitsin bunca elemler mutlulukla bitmez mi? Tülay Aslan Bestesi ben olmuşum hayat denen ezginin Ömrüm, hayrat verilen bir kaç mısır danesi; Ucu kabire çıkar yüzümdeki çizginin, Sakalıma düşen ak, tükeniş nişanesi. Tazeliği kalmadı dünyanın artık, bayat Kırk senenin özeti, üç kelimelik hayat. Mustafa Sade Ninnilerle büyüdüm ebemin beşiğinde Bir su gibi akıp ta geçti gitti seneler Seyrime doyulmazdı on beşin eşiğinde Yolu yarılayınca meyve verdi taneler Dünya nimetlerine bir türlü doyamadım Kar yağmış saçlarıma inanın boyamadım Bir selam ver Yoksuldu yaşantımız, fakir bir aileydik Güller yetiştirirdik pencerelerimizde Unutmuştuk gülmeyi, çekilmez bir çileydik Aç yatardık çoğu kez, üzülmezdik gene de Bir adam vardı evde, bilmiyorum neyimdi Annemin çocuğuydum, o benim her şeyimdi… Bir adam vardı evde, üvey baban dediler Bir işte çalışmazsam, her gün beni döverdi Hiç sevmiyordu beni, annemle evliydiler Her akşam içkiliydi, annemi çok üzerdi Bir gün büyürsem eğer, dövecektim adamı Bırakmazdım elinde, alacaktım anamı Şair Kemal Paracıkoğlu (Kemnur) Çocuk olamadım ben büyük mü doğdum acep Koca kızsın dediler bilmem neye kızdılar İtiraz etmek yoktu büyükler ali cenap Konuşamazdık böyle kuralları bozdular Cahillik vardı serde cepler de boştu zaten Yine de sevgi vardı bizi ayakta tutan Eksik olan ne varsa tamam mı oldu çoktan Neden yetmiyor madem şimdi gençlere para Oğul kız söz dinlemez anlamıyor hiç yoktan Eşler aşıktı ama niye düştüler dara Sihir bozuldu eyvah varlar yok olsun çabuk Düzelecek o zaman kalmayacak tek yamuk Zeynep Özdemir ( ben de dilciyim) Nasıl geçti seneler hiç farkında olmadım Yüzümdeki çizgiler açılardan hatıra Çocukluğun gençliğim geçti gitti gülmedim Elli beş yıllık ömrüm sığdı üç beş satıra Gönlüm hala bir çocuk ruhumdaki özümdür Kocayan ben değilim aynadaki yüzümdür.. Ben tünele girmeden astım yüzüm aynaya Daha henüz bebektim hayat etmemişti şok Yıllar geçti üstünden geldim sonra almaya Sükutu hayal oldum bıraktığım yüzüm yok Söyleyin suç bende mi yoksa aynalarda mı? Bebek yüzüm nerede şimdi hülyalarda mı? Zaman yaşam tüneli iki kapılı handır Hayatın labirenti çıkmaz sokağındayım Geçen zaman değildir geçip giden insandır Tamda orta yerinde yolun çatağındayım Geri dönsem olmuyor yürüyorum meçhule Hayat koydu bizleri nasıl müşkül bir hale.. Hülvani BAŞTUĞ. Günün dua vaktinde, doğdum aylardan nisan Asude çığlıklarım, doldurdu dağı taşı Yörükler çadırında teknemde oldum insan Dediler her deminde, haddini iyi taşı Yarık cep düştü pay’a, yaşam yoksuldan sade Yaş dayandı yetmişe,haydin bana müsade yok,sul Çiçek açan ağaçlar sonra meyveye durdu Meyve ham, meyve olgun ve gün geldi çürüdü Kara yelden korkmayan yiğit’i meltem vurdu Geldiği yöne döndü, tam bir hızla yürüdü. Dallarım kurumakta dökülmekte yapraklar Kim bilir bilmem nerden çağırıyor topraklar. Salih Yıldız (Maskosu) Doğduğum gün bellide öleceğim belirsiz Bir ömürdür biçilmiş, beşik-mezar arası Çocukluk, toyluk geçti, acı sondan habersiz Yaş kemale eriyor şimdi kulluk sırası Uyan derim kendime, uyandırmadan ölüm Adi nefsine uyup, etme kendine zulüm Hüsnü Önder Beni doğurduğu gün anam koyun sağarmış Onbeş yaşıma kadar kuzularla dolaştım Daha çocuk gibiyim bakma saçlar ağarmış Kırkbeş senedir nice gönüllere ulaştım İyi dinleyin gençler yaşlıya hor bakmayın Yaşlanacağım diye kesinlikle korkmayın Selami Tıraşlar Çiğim seherde düştü bu toprağın üstüne Ellerimde oyuncak sakladığım beş taşım şimdi yağdı dolular dalda bağım kesti ne Anılar dünde kaldı elliyi geçti yaşım Bilemezsin o dallar ne tohumlar saçacak Yumulmuşlar toprağa her baharda açacak Besti Koç Daha dün kısa paça pantolonla gezerken Sanki şimdi dünyayı sırtımda taşıyorum O zaman top oynayıp çimenleri ezerken Şimdi dağcı olmuşum engeller aşıyorum Ama sana yenilmem istediğini dayat Savaşmaya hazırım, çek kılıcını hayat. Mustafa Çetiner ( çetiner 07) Bahçemizde çiçekler, sevgimizle açardı. Genç kuşakla yaşlılar,aynı evde kalırdı Güler yüzlü insanlar, mutluluğu saçardı. Ninnilerle gözümüz uykulara dalardı. Bir tanesi var iken,diğerini almazdık. Nefsimizi dizginler,sefahate dalmazdık. Ülkü Reyhan Ahıska ( Gülperi) Daha varmadan suya uçup gitti göğe su Sabah olmadan aldı beni akşam korkusu Geçti kırk sekiz sene peşte kaldı tortusu Birkaç tel saçta kalır mı ki çocuk kokusu İçi çocukluk dolu kaybettim o balonu Hâlâ saklarım kısa, kırmızı pantolonu... May Beyaz doru atların, yelesindeydi dünüm Nem duvarları akran, mavi olmuştu dostum Bağırdım gidenlere, hiç duyulmadı ünüm Yıllar ki acımasız, gamla delindi postum Çocuk yanım hep çocuk, gençliğim vefasız yar Son göründü ufukta, ah makber kadim diyar Frezya Meraklı bakışların coşkuyla beklediği Gökyüzünü maviye boyayan bir haberdim Feleğin itinayla adımı eklediği Çilekeş dolu, kara listeden bihaberdim. Doğduğumda ilk işim; gördüğüme ağlamak Şimdiyse, elemlerle dolup taşıp çağlamak. Tatlı düşler peşinde doludizgin giderken Unuttum bu dünyaya gelme amacım neydi? Ömrümü zorluklara kader kurban ederken "Ocak tüttürme" aklı belki de bahaneydi. Bulutlara özendim, kambura yattı felek. Buruşturup eski bir tambura attı felek. Mehmet Ziya Dinç ( Şiirlerin ziyası) Ömür sona varınca, “eyvah!” diyen kullarız “Keşke vakit olsa,” der; isteriz başa dönmek Sevapları ateşler, günahları külleriz Amma çare yok artık; akıbet taşa dönmek Yaşasan senelerce zamanı tas tas içsen Doyamazsın dünyaya içip kendinden geçsen . NİLÜFER SARP ( Nil mavisi) Bir keten entariyle üç yıl koştum oynadım Yalın ayacıklara kâh diken, kâh taş değdi Evim dünyamdı henüz, orda coştum oynadım Her gece düşlerime kanat değdi, kuş değdi Tanıyamam kendimi, şimdi bana ne oldu? O altın saçlarımı azgın ayazlar yoldu. Cemile Düzgün ( düzgünce) Mevsim güze dönünce, havalar daha puslu Şimdiyse özler olduk kızgın güneşli yazı Koşmaya takatim yok kalbimse şimdi uslu, Islanırken yağmurda dizlere iner sızı. Ne yaparım bilemem çarpmazsa soğuk kışta Bir umut çakış bana; Hakka her el açışta. İsmail Süklüm Küçücük evimizde kocaman aileydik Şimdi büyük evlerde kaldık tek başımıza Böyle olacağını deseler de bileydik Yorgun kaşık sallarız sofrada aşımıza Şimdilerde yaşlandık belimiz bükülüyor Evlat, torun dünyaya soyumuz ekiliyor Emine Uysal ( emine 45) Saymadım seneleri günler uçup da gitti, Her gelen gün saçıma aklar saçıp da gitti, Bilemezdim hayatın bir yalan olduğunu, Koşturup gidiyorken sürenin dolduğunu, Kervanın katarına götürür ekler beni, Kim bilir musalla da bir salâ bekler beni. Dursun Demiray Baş eğikti sokakta kız bakmaz sağa sola Ar edep mi değişti yoksa biz mi değiştik Babamı göremezdim önümden çıksa yola Bin bir işve naz ile kısmetlerle buluştuk Geri dönmek isterdim mümkün olsaydı gitmek Unutmasın bizi Hak ne kötü böyle bitmek Zeynep Özdemir İçimdeki ummana sığmazdı dertli başım Yapışmış üzerime yalnızlığın kisvesi Umman içte olmazmış ben böyle anlamışım Ne gidecek ölüm var, ne yaşamak hevesi Gitsem gidemiyorum, kalsam kalmak ne mümkün ben gibi viraneye mirastır gönül mülkün. Seher Emrullahoğlu Çarptığı yerde kurşun, sessiz yatar hep yıllar Ne zamana söz geçti ne de şu yollar bitti Oysa sevgiydi her şey, sarılmalıydı kollar Çocukluk anılarım akan zamanla gitti Gitsem gidemiyorum, kalsam kalmak ne mümkün Ben gibi viraneye mirastır gönül mülkün. Şükran Ay Pembe düşler kurarken, kâbuslar erken geldi Baharda tomurcukken, erkenden soluverdim Keder yoldaşım oldu, gözyaşım akan seldi Bu yalancı dünyada, hüzünle doluverdim Anladım ki su gibi, geçip gidiyor zaman Ancak Mevlaya kul’ken mutlu oluyor insan Emine Yılmaz Dereci Güzel dostluk sevdası katar katar yol alır Han saraylar geçilir ilerliyor bu kervan Zengin dağları aşar zelil düz yolda kalır Mızrabım yerin bulmaz attığım hep karavan Sıralıdır dertlerim Baş kaldırmam ALLAH ’A Sabreden murat alır eller kalksın duaya Ozan Ali Hayat bindirmiş idi bizi aşk kalyonuna Görür görmez mest olduk süslü madalyonuna. Anladık mânâsını türlü hengâmelerin Avutmakmış maksadı işveli nağmelerin. İlkbahar, yaz, güz derken geldik yolun sonuna.. Hâk ile yeksân eden o vuslat kanyonuna. Muhacir Bozkurt Başlamış ortak şiir yaşamdan kesitlerle Şairler mazisini mısralarla anlatmış Bazısı hapseylemiş anıları çitlerle Bazısı anlatırken yeri göğü inletmiş Ben de yazmak istedim buraya birkaç satır Yazdığım bu satırlar bu şiiri anlatır Fatma Biber Gece gündüz demeyip koşar adımlar ile Ömür dediğin yolu bitirdim gözün aydın Hayatıma kattığın kutsal manayı bile Her nefes biraz daha yitirdim gözün aydın Hayat denilen masal, bitti gözümde erken Bir avuç "ah" bıraktı alay edip giderken Şeb-i Efzun “Elim elim epenek elden çıkan topanak” Tekerleme söylerken tekerimiz kırıldı Çocuk aklı havada baş açık ayak çıplak Üstümüze “nane”ler birer birer sarıldı Yaşamada gözüm yok lanet olsun dünyana Titrese de vicdanım gireceğim Gayya’na Orfeo Ortak şiirimize gönül sesleriyle katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ve başarı dileklerimi iletiyorum. Sanırım bu çalışma en çok katılım sağlanan şiir oldu defter tarihinde, forumlar hariç. İsteyen kendi şiirini tamamlayıp sayfasında yayınlayabilir. Hepinize saygı ve selamlar. Not: tamamlanan üç şiirimiz geldi bile, gerisi de gelecek. |
Ömür dediğin yolu bitirdim gözün aydın
Hayatıma kattığın kutsal manayı bile
Her nefes biraz daha yitirdim gözün aydın
Hayat denilen masal, bitti gözümde erken
Bir avuç "ah" bıraktı alay edip giderken
Ne çok emekti Annem.
Boş dönemedim.
Saygım ile...