YEŞİLIRMAK TÜRKÜSÜ
Su, seyyah gibi çıkar düşlerde mâcerâya
Ona hasret toprağın ol kıraçları gibi Büklüm büklüm süzülür uzanır mâverâya Yârin omzuna düşen lüle saçları gibi Yeşilırmak süzülür gönlün deryâlarına Bambaşka bir iklimle doğar rüyâlarına Ilık ılık dokunur günün ziyâlarına Sevgilinin gel diyen hoş mizaçları gibi Akarken mecrâsını sanki iğneyle kazar Bölerken vûslatları içli yaralar azar Şu gönül defterine bilmeden gurbet yazar Yâre giden yolların dik yamaçları gibi Merhaba derken sana peygamber çiçekleri Mora boyanmış bahar, müjdeler gerçekleri Bayram yerine serer rengârenk döşekleri Cânânın takındığı süslü taçları gibi Akışında bereket, kırkikindi yağmuru Toprakta mayalanır her sevdânın hamuru Şefkâtli yüreğinde şekillenir çamuru Duâya kalkan elin ihtiyaçları gibi Ayın şavkı teninde çizer billur meneviş Akşam vakti rûhunda gezinir garip derviş Su üstünde oynaşır coşkulu bir nümâyiş Çocukluğun şen şakrak saklambaçları gibi Suya yazılır zaman, usulca kayıp gider Bir türküye karışır sesini yayıp gider Mâziyi anımsatır yılları sayıp gider Sevdâya varan sırrın dolambaçları gibi Yeşilırmak üstüne serilirken asûman Dağlardan koyaklara iner kesif bir duman Balıklar hiç uyumaz olur âşka tercüman Nefes nefes titreyen solungaçları gibi Adını yeşil koymak kime oldu müyesser? Seni tarife yetmez kitap dolusu eser Sanki ağzından öpmüş cennette akan Kevser Karanlığa ışıyan nûr yalvaçları gibi |
Emeğinize çok teşekkür ederim.