hicretsen yorgun yaşamışsın sırtında balya balya ak bulut ve kelâmın ve selamın ve sânın hamak üstü/ gök altı dipdiri sukût hani şeytan diyor ki; sen bu ahi’yi. sen bu asiyi gayrı sen âtiyi sev yaşucundaki tarih kitabının miş’li geçmiş ellerine tutunup küf kokmuş. kabuk tutmuş solmuş. solmuş. solmuş... "oh olmuş!" mazini unut. ben daha dün. inan daha dün bakır renk bir mevsimden geçtim yukarıdaydım koca şehre göz süzen dağda. daha zirveye kar düşmemişken ömrüme kâr üşüşmüştü. midemin sol üst çaprazında sıcacık bir iklim varken canımın içi değil sırf minik ellerim üşümüştü ellerimi bu kez aklım değil kadirşinas kalbin düşünmüştü işte o an tanıdık tanımadık tüm melekler dedi ki; sen bu sahiyi. sen bu bakîyi gayrı sen ahiri sev ve sair cümle kulun dilinin tâ altında soğutulmuş. unutulmuş. yutulmuş. "taş olmuş" adını büyüt! JD |
Sırtımda değil yüreğimdedir acı
Ve sancı bedenimdir
ve hancı edebimdir
Dur diyen/ bu kaçıncı
Uzanıp sırt üstü boızkıra
Gök kubbeyi odalara ayırsam
Sen olsan /süpriz
Her kapının ardında
Mesela üçüncü...
Yok işte...
Olmuyor
Tarih yazılmıyor
Kırık kalplere
Di'li geçmiş zaman
Şimdi kaf dağının ardında
Sadece yaşanıyor yaşanan
Hangi dağa çıkarsan çık
Hangi dağı kucaklarsan kucakla
Üşüyeceksin yokluğumda
Yokluğumda
Düşceksin
Yükseklerden
Ayağın suya değecek
Bakiyen sahiydi ama
Ahir zamanda
Kaybolacaksın
Acıların içinde..
Sen sevmeyi
Oyun mu sandın??????
Tebrikler illüzyon böyle oynanır kelimelerle
Yani sizin şiirinizde