son'a
hadi, yorgun kalalım bu gecede
ıslatalım üzümü dert salkımı mazide garp vurgunu terk ederiz kadehin ıslak suretini de esirgenmiş adımın eyvallahıyla o meşrebin edasını bekleriz yine gözyaşına vuran aydınlığın kalan çentiğiyle akrep yuvası vaktin cebinde ki takvim değirmeninde harmanlayıp da bugünü düne meşki satıra dökeriz diye safi bir ümit olsa da keşkenin vicdanında ki belkiye gecenin filizlendiği baharda güneşin açacağı çiçeğe o ana eskiterek dem tutarız kadehin son dudak payına bir avluda başlayacak o son yolculuğa |