terkin ardı...
göğün kurak ağrısında
mevsimi temmuz sargısı vakitlerin demi tutmamış dalından eskimiş yaprak gibi döküldük soluğun hicaz makamını ıslatarak dudaklarımızda dertle alıştık fezanın karasına düştük, yasaklı mahremlere satırı kadehlere yazılmış şu sarhoşluğu içipde demli gecelerin sofrasında damakda eskiden kalma bir anıyı terk edilmiş yutkunduk sabahlarda uğurlasakda mazinin göçeğinden mürekkebin müjdesiyle yelkovan kanadında ki akrebi görülmemiş rüyaların tabirlerine ne sesine sabah kavuşur olur ne de sevdalı ikindileri musalladan seher vakti hicrandan dermanımda şu sofradan ayrı durur |