MAYIS YANIĞIYDI TENİME VURAN...
Gülüşünden bir nimet koparırcasına tırmanmıştım sevda tepesine.Lakin sınanmış öykü ile karşılamıştı sevda tepesini yurt edinmiş aşıklar.
Tenime vuran mayıs rüzgarıydı. Kollarını iliklemişti resimler,parmaklarındaydı yalnızlık. Lehçesi çözümlenmemiş kelimeler ardı sıra kopuyordu kıyamet tanrıçasından. Aşk bahçesinin arka tarafında zincire vurulmuştu şizofreni sayıklanmalar. Gurbete püsküllü hayalleri adıyorduk. zamane çoçukları oluyorduk. Kırmızı toprak ile yıkanıyordu bedenimden tasalanmış rüyalar. Hâr nidasında yakıyordu Perişanlığımın gölgesindeydi Koca koca yıkılıyordu aşkın sutunları. Geriye kalan kan çanağına dönmüş belirsiz bir enkaz!!! Buruşmuş haldaşlıklardan sıyrık bir duman alıyordu,birikmiş umutlar. Dilimin köhne aksanı bozuk çalıyordu Uykularım yeni bahara kucak açıyor. Gözlerim kırlangıç kuşlarının koltuklarında sana geliyordu. Mayıs yanığıydı tenime vuran İnce bir saz çalıyordu uzaktan seni. Didik didik kurcalamak istiyordum dolaplarını aşkın. Yâr/ama merhem olacak matem sözlerini mecalsiz arar oldum. Günahın goncaları olacaktım.Tomurcuklarını sarı topraklara atmıştım, bereketsiz bir mevsimi alıyordum nefesime... VEYSEL DURMAZ... |