Esrik Geni: Kansız
Esrik Geni: Kansız
veni, vidi, vici... kir- sestir, savun geceni, şahsına yapış örümcek, kapılar kapalı, perdeler yeni sönmüş. anlamasınlar anlamasınlar varsın. bir korkuluğun çevimsiz hüznü, endüljans alınır aşk, işte o gece bana ayet gibi inen gözlerine. rüzgârın gevezeleştiği o yalnızlık günlerinde. son kez bir kuşa soracağım. ayna taşıyan. peynirsiz bir rakının. gölgesinde. eskiyecek kırışmış alnım. kaç daha nokta atarsam kaç dağa ulaşırım. kimse bilmez, kimse bilemez, portofino’nun neresinde kaldım, ağzım yeni bozulmuş bir am gibi çekinirken hayattan tanrıya kırmızı hesaplar öderim, ilk yağmurmuş bize ne, bizden bile kaçarım mutena, proletarya, belki günahlar, geciktim hz. ömer, sustum, isa, boyum kısa yolum uzun, amenna, çapraz güller, küt küt atıyorken dumanın sardığı şimşek bir bulut olsam dedim o sıra, bu şiir olmasa yazdıklarım çok itici, sahici, belki en iyisi değil, derim değil derdim değil geviş getirdim ölümü, süslenmedim, yazdımsa ölmemek için, şair dedi bak kaç ceset daha devrilecek yokuştan, -bir ben anlıyorum bu yeterli kaç siyanürlü içki satılacak ruh ilaçtan, dimağına yapışacak genç türk saati geçe kuracak. kalktım baktım pencereden bu gün güneş hiç ulumayacak. şehrin altı üstü burun kanaması galata’sı kız kulesi’nin denize sakladığı adet kanaması. kir- kirdir, birdir de zaman, lar- diye çoğalır, -ler diye yalnız- tirioni ölünce doğar her kadın belki azız, belki farksız. kap bul bak tanrına, çay demle dinlesin inlesin ardına kadar soyunan yol, köşedeki ay sizinlesin, sertse göğ finis coronat opus, haykır haykır! taltif ettiniz beni göğsünüzle, yumuşacık sıcak otel odaları, resmî tören gölgeyle. belki de. b e n n e d ü n y a lar g ö r d ü m su barındıran bir komodinin üstünde hayat bulunur mu hani sisliyse ev, içinde bir kadın soyunmuşsa, zaman başlamış demektir sevişmek için eve’le yollandım, pierre’in gereksizliği, sartre’ın kitap ayracıyım neruda akşamı, nirvana payandası, rilke, peygamber rimbaud, sylvia ve tayfası, karışır akil duaların kilise çanları, zangoçum babam ölsün, ihanet kokan herkes ölsün bu gece çünkü ben gülleri hep denizlerde söndürdüm yayvan yayvan. kandinskiy, sana acı ısmarladım, golgotha gölgesinde chagall renkleridir şiirim, asimile ayna, tut yanına sor, bir düş sesine bile uyanır oldum - uyumuyordum sabahın kaçı elim sigara tutmuş tutmuş bir ismi kaldırmış yanına sokmuş; çarmıhlar hazır, eller tamam, başaşağı uyuyor zaman. kandırıldım, kanımdan akan bir nehirmiş kaçıyormuş bize ne, aman. gel gezelim. çayırlarında beşsiz çayları. kuytu dünleri aklımızın en eski yerine not edelim. allah görmesin. allah hiç görmesin omzundan başlarken hemen bir meleği vuralım. saklanalım. izimiz yaman. cinayette unutulmuş bir göz gibi- alnın perişan ettiği savrukluğu eskidiğimizi anlatalım ona, anlatalım hep ona öykündüğümüz öyküleri kaç anam, kaç babam, kaç. kir- sestir üşütme sessizliğini balkon önlerinde içinin miyavlaması o son kadına inerken bir yerin limana sığınması seviştiğimizde bir halkın uyanışı isyan edişin zaruri kalkınışı, ben geceyi iteklerdim çimdiklerdim hüzünle ayı, karıştırırdım bir suluboyayı yeni bir renk arar gibi ellerini arardım vücudumda sonrasını anlatmak hep geciktirici bir hap gibi ruhuna girilmiş irdelenmiş masumluğun beyazını kir’letirdi burası bir gölün çıkmış ağzı. nefesin dağıtıldığı diyarlarda ben de istedim. kalmayı. avuçlarken dilek kiplerini. burası rüzgârın kırık vardiyası. çok yemek yer az mum bitirirdim. bilirdim. baba ocağında erken sönerdi bir mum. geç de olabilir. geç dersen önünden bir yıldız gibi geçerdim. loren tiratlarını süslerdim arkamdan bir el dururdu yerine mendil kendini sallardı. sen geçerdin zaman uçurumdan atlardı. bezmiş günlerin tüllerini çektim sırtıma. sırtımda patlamış bir fare lağamı gibi kokan güneşlerin, kahkülleriyle otururdum cam kenarı. bileti bırak beni al yolculuğuna. söz. durdururum içimdeki kanlı arabayı. bu nasıl bir sorgu: dağılıyor ama etrafa sesin, kırıcı lemis çarpıştırmadan karanlığa geçiyor yanına. bir ben duyuyorum yaklaştığını yaklaştığını, yaklaştığını, yaklaştığını, yaklaştığını, yaklaştığını, yanaştığını, yaklaştığını, yanaştığını. bir ben. niye ben. neden. ama. neden. neden ama. ama neden. neden ama neden. sonra bir jilet buluyor tanrıların öldüğü yerden basıyor dikey kesmeye, hızlıca yenideeeeeeen! ... .. . kir- sessizliği keskindir biri susarken biri ölür istemeden Payanda |
Saygılar sunuyorum