Tebdil-i
Tebdil-i mekânda dil-şad olmaya,
Çıktım halü-gâhtan yola diyerek. Yürüdüm bir hayli delil bulmaya, Vardım bir meclise, mola diyerek. Yorulan adımlar çok menzil koştu, Geldiğim bu yerin havası hoştu, Azığım tükendi, testim de boştu, Belki de burada, dola diyerek. İçim yanıyordu ateşten kordum, Perişan halimle oldukça zordum, Büyükleri kim, onlardan sordum. İşaret ettiler, şola diyerek. Yakamı yırtarak bağrımı söktüm, Önüne varark dizimi çöktüm, Yüreğimi açtım derdimi döktüm, Darlığım döner mi, bola diyerek. Bana soru sordu, cevap evetti, İnkarım kalmadı, ikrarım yetti, Telkinde bulunup nasihat etti, Selamet ver sağa sola diyerek. İzin isteyerek çıktım oradan, Uzun yıllar geçip, gitti aradan, Hala soruyorum ulu yaratan, Bilmem akibetim nola diyerek. Yaralı bir dalda kılmadı karar, Her ne arar ise kendinde arar Bana gelse bile, gelmesin zarar, Nuru mimden gelen kola diyerek. 05.09.2012...Mustafa Yaralı |