MISRALAR TUTUŞTU YAR-I AŞKA
ayartmasaydın yıldızları
kıskanmayacaktı melekler Ayrılık yazmayacaktı bahtıma eteklerin süpürürken sokakları sen benden gittin ya hani yaz sonuydu yağmur düşmemişti toprağa ışıl ışıldı şehir kireç kokardı sokaklar durgun muydu? deniz yoksa damarlarımıydı kuduran dökülen güllerin şarabın vefasızlığın mevsimiydi “boşver gitsin dedim hiç bir kalp yıkmadı buna mı eyvah diyeceksin güneş devrilince sabaha bunu da unuttu verirsin” dedim ama o günden sonra yama tutmadı uykularım sana kaçtı rüyalarım çıldırdı yatağım tas tas su döküldü teneşirde canıma narı aşkına günaha döl verdi ağaçlar ikiye bölündü ay hiç şiire bulunmazdı ellerim şimdi şiir dokuyor tenim kurumuş gül kokuyor caddelerim kim taşladı şehrin lambalarını neden karanlık her yer sen diyorum gecenin kuytusuna uzuyor harflerim sen boyunca dilimin neresinde kısalır gecelerim her esmer tenliye senin sesinle seslendim adını bir daha hiç söylemedim.. kızıl güllerin kızıl şarabın mevsimiydi kurumuş yaprakların çıtırtısında kaybolurken ayak sesin bir fırçanın ucundan sonbahar düştü tuvale sen kızıla yürüdün mevsimler değişti arkandan şarabın rengine bulandı bir çift göz yağmur yağmur baktık birbirimize ah esmeralda ah şarap ve sen ikiz kardeş gibiydiniz kekremsi bir tat bıraktınız ikinizde dilimde şarabın mevsimiydi bıraktım seni bırakamadım parmak uçlarımda tutuşuyor mısralar anısı hala taptaze kitabın şarabın aşkın üstüne yeminler etmiştin tekrar geleceğine hala inanıyorum gecenin alacası düşerken saçlarına hiç ummadığım bir anda geleceksin esmeralda bekliyorum Doğan BİLGE Üstadıma Şiirime nefes olduğu için minnettarım |
selam saygı ve dua ile...