NEWTONGeleceği yalnız Tanrı bilir o kesindi Newton’un doğuşuyla o tartışılır oldu Gerçeğin izi bizi o günlere götürdü Onu tanımamıza gerçek vesile oldu Aklanıp paklandık biz nurani sözler ile Bu nuru görmez bakan cismani gözler ile Öyle başladık Newton’lu günleri görmeye Tanık olduk onun geleceği gördüğüne Beynindeydi koca evrenin mikro maketi Mekanikti o maket hassas bir saat gibi Gezegenler yapıyor onun her dediğini O bildi kutsal kitapların bilmediğini Anlatmıştı o evrenini tüm insanlığa Geleceği bilmeyi bırakmadı Tanrıya Bildiğini açık şekilde kanıtladı da En ufacık bir pay bırakmadan yanılgıya En küçükle en büyüğün aynı yasaları Tüm belirsizliklerin kapandı kapıları Birleşti matematikle fiziğin yasaları Gerçeğe döndü öncüllerinin rüyaları İnsanı şaşırtmış dünyanın büyüsü sihri Gerçeği görmüyorlar körkütük sarhoş gibi Çan sesi ezan sesi Buda’nın söylevleri Gezegen gibi saklamışlar asıl güneşi Güneş ay ne zaman nerde tutulur o bildi Yıl ay gün dakika saniyesini söyledi Öğretenlere “Geleceği Tanrı bilir”i Apaçık gerçekleri kabul ettiremedi Kabul ettirememesinin açık nedeni Akıl temsil ederken insan olan çobanı İnanç temsil eder sürü olan koyunları Mümkün mü koyunların çobanı anlaması Hiç sürü oluşturmadı akıl sahipleri Onlar görmektedir doğruları eğrileri Newton’dan cılız çocuk gelmemişti dünyaya Eğitim görmemişti anası babası da Üç yaşındaydı ölüm onları ayırdığında Söylenemezdi ayrıcalıklı doğduğu da Eğitimde ne engel varsa geldi başına Ailesi engel el yardımcı oldu ona Dış dünyadan daha gerçekti iç dünyası da Zihin ürünlerini katardı yaşamına Üniversiteye burslu devam ediyordu Çiftçi kalsa geliri ona yetiyordu Okula olan borcunu ödeyemiyordu Kendinden küçüklere hizmet ediyordu Elin ölü bildiğini o diri bilirdi Platon’a Aristo’ya arkadaşım derdi Onların fikirlerinde gerçeği açık görürdü İyi arkadaş olarak gerçeği bilirdi Arkadaş edindi Galileo’yu Kepler’i Biri çözümlüyorken gökyüzünü evreni Dünya yasalarını yazıyordu diğeri Ardıl olarak çözdü çözülmeyen şeyleri Ölümlü değil ölümsüzdür bilim adamı Ardılları yürütür yarım kalan işleri Her yerde var doğruluğunun kesin kanıtı Teknoloji de evrimleşmekte bizler gibi Akıldan başka yok Rabbi görecek yetimiz O eser dünya değildir idrak ediniz Nasıl mükemmelse bedensel ruhsal halimiz Ondan mükemmel eseri olan evrenimiz Tepeden tırnağa titretir gerçek insanı Bini geçmez gerçeği görenlerin sayısı Anlamak başka şey anlarım anlatılanı Anlayamam gerçeği göremeyen insanı Tanrının erişilmezliğini kavrayanlar O koca âlemin yüceliğine dalanlar Hataya izin vermez onlardaki akıllar Şeytanla insanı yarıştırırken duygular Ben akıla akıl da bana ait değildir Akıl benle var ben yok olunca yok değildir Akıl evrenseldir Tanrısaldır ebedidir Yaşam için güneş neyse bir nevi öyledir Tanrı hiç bir şeyi aldatmamıştır aldatmaz Sağlıksız akıllar bu gerçekleri kavramaz Eğitimsiz sağlıklı akıla ulaşılmaz Yaratanı anlayan işi şansa bırakmaz Asıl gerçek manevidir maddesel olamaz Newton’un eseri öyledir ulaşılamaz Tüm evren mekaniktir aksi ispatlanamaz Geleceği gördü kimse görmedi diyemez Onu Tanrılara benzetmiştir okurları Öyle düşündürmekte eseri görenleri Fatio ileri gidip demiş o bir Tanrı Tanrıdan başkası bilmez bildiği sırları Tüm dikkatini versin arayan hakikati Arınıp bıraksın hayvani duygularını Duygu etkilemez evrenin yasalarını O sırların başka boyutu başka tarafı İnsanüstü yetisini görmüş biliyordu Düşünüyordu seçilmiş kişi olduğunu Kutsanmış en yüce insan olduğunu Evrenin sırrını çözmek için doğduğunu Üniversiteden mezun olduğu yıllarda Efendi köle tüccar dinlemiyordu veba Kaldı çiftlik evine dönmek zorunda Böyle başladı mucize dediği yıllar da Ona yetmemişti öncüllerinin verdiği Bilmesi gerekiyordu sonsuz küçükleri Tanrının dersine girer Tanrı öğrencisi Keşfetti diferansiyeli integrali Sessizce daldı düşüncelerin derinlerine Koca evren oyuncak olmuştu ellerinde İspatsız görürdü o her şeyi sezgi ile Tek tek ispat etti gördüklerini bizlere Öğrenmişti Tanrı dilini öncüllerinden O dildir matematik ile geometri denen Geleceği bilir bu dili kavrayıp bilen Onun gibi var mı Tanrıdan haber getiren Bilen bilir fikirlerin gerçek olduğunu Gerçek fikrin içimizi aydınlattığını Hissim doğruluyor şairin şu sözlerini Kimse Tanrıya yakın olmadı onun gibi Sonunda geldi Tanrı gibi sayılır hale Sormuşlar ona başarılarının sırrı ne Başka deyişle nasıl ulaştığı gerçeğe Yanıt sessizlik ve en derin düşüncelerde Böyle anlattı gerçekleri biz insanlara Anlaşıldı sanmam gerek var duraksamaya Kuran davet eder insanları düşünmeye Müslüman da düşünmez günaha girerim diye Müslüman denir mi uymayanlara Kuran’a Kâfir denir mi bilmeden Kuran’a uyana Bak sen gerçeğin öncüllerini anlamaya Mahkûm olma bulanık sularda boğulmaya Kaç kişi anlamıştır Darwin’in şu sözlerini O da bulup yalnız sürmüş gerçeğin izini Issız yerlerde bilmezken kimsenin dilini O anki tüm zevkim der aklımdan geçenlerdi Çelişmiş Kitabı Mukaddes öğretisiyle Galileo çelişenlerden bir diğeri de Lanetlendi Roma Katolik Kilisesince Hiç inanan yok lanetleyenlere şimdide İnanılacak şey değildi öğretileri Eğer hiç olmasa diyor havanın direnci Beraber bırakılırsa tüyle top güllesi Aynı anda düşer diyor yere her ikisi Ondan pek farklı değil Kepler’in öğretisi Dünya güneş etrafında çizermiş elipsi Uzakken yürürmüş ilginç yakınken koşması Eşit zamanda eşit alanlar süpürmesi Newton içindir onların da öğretileri Kendi kendine yormuş kendi felsefesini Tesadüfen bulmamış tüm öğrendiklerini Hissetmiş Tanrının yol göstericiliğini Çözdü evrenin sırlarını üç temel yasası Onun için çok kolay oldu ondan sonrası Gelmeye başlayınca yaratıcı güçleri O görüyordu Tanrının gösterdiklerini Gördü cisimlerin birbirini çektiğini Aralarında görünmez bir bağ olduğunu Matematikle fiziğin birlikteliğini Aşklarımızdan yüce aşkları olduğunu Dahi insanları anlayıp kavrar dahiler Tanrı pek yaratmaz gönderir birer ikişer Her buluşu devrim üstüne devrim gibiler İnsanlar ne onları ne devrimlerini görürler Tek sanılıp tek bilinen o parlak ışığı Prizmadan geçirip yedi renge ayırdı Her bir rengi alıp tekrar ayırmaya kalktı Ayrılmayınca yedi renk kesinlik kazandı Öncüllerinin teleskopunu inceledi Sapınç denen olgudan görüntü net değildi Ayna yansımalı teleskop icat etti Görüntüyü bozmadan eserini izledi Uranüs’ü biliyor Neptün’ü bilmiyordu Birini görüp diğerini göremiyordu Kuramsal hesapla gezegeni seziyordu Hiç görmeden ilk gezegeni keşfediyordu Kuyruklu yıldızları gözüyle gözlemledi Kimisini gördü birçoğunu göremedi Eski tüm gözlem kayıtlarını inceledi Ölünce matematik de onu doğruladı Halley onu o da Halley’i iyi tanırdı Kuyruklu yıldız hakkında görüşler aynıydı Yetmiş beş yılda bir gelir Halley’in yıldızı Öldükten sonra o da Newton’u doğruladı Çözdü denizlerin alçalıp kabarmasını Doğa dehası anlattı doğa yasasını Gezegenin mıknatıs gibi davranmasını Denizciler öğrendi korkusuz yatmasını Onunla geldi denizciye huzur uykusu Denizcileri uyutmazdı ölüm korkusu Tekneleri döverken denizlerin dalgası Karaları yutardı okyanusların kabarması O yaşardı hem mikro hem makro evreniyle Eserinden söz ederdi insan bulduğunda Anlamıyordu onu en iyi olanlar da İnsan bulamazdı onca insan bolluğunda Anlayanların sarhoş edicidir övgüsü Anlamayanların çıldırtıcıdır yergisi Gördüğü doğruların zordur kanıtlanması İnsandır karşısındakiler değil ki Tanrı Bırakın sıradan eğitimli insanları Zor anlardı onu fakülte okutmanları Biraz gerekirse aydınların anlaması Gerekir o konularda uzmanlaşmaları Pek yoktu öğrencisi boş geçerdi dersleri Boş sınıflara ders vermekten imtina etti İnsansal değil tanrısaldı öğretileri Anlatamıyordu insandı öğrencileri Dinde özgürlüğün temellerini attı İnsan Hakları Bildirgesini hazırladı Kralları Tanrı seçmez savını anlattı İspatladı Tanrı hiçbir şeyi aldatmazı Oydu evrenin büyülü yanılmaz halesi Söküp takıyordu onu oyuncak misali Oralarda sandığı Tanrı oralarda değildi Geç fark edince bir başka âleme yöneldi O âlem makro kozmos değil mikro kozmostu Kitabı Mukaddes’i kimyayı yol tutmuştu Ona makro âlem hazinesi sunulmuştu Mikro âlem hazinesi gizli tutulmuştu O âleme gidilir küçülüp büyüyerek Kolay değildir gerçek hazinelere varmak Kimseye nasip olmadı Yaratana ulaşmak Makro âlemden mikro âleme kapı açmak Gitmese de bilir gözyaşlarını dökenler O yaşların manevi olduğunu görenler Cismani bedenle ruhani olup gezenler Güneşe bakıp güneşte kendini görenler Albert Einstein ardından şu sözleri etti Doğa kitabını Tanrıdan öğrendi dedi Kendini ve onu küçücük çocuk bilirdi Ona bilimin şanslı mutlu çocuğu derdi Önündeydi gerçeklerin engin okyanusu Oralarda oynayan kimsesiz bir çocuktu Çakıl taşı ardından deniz kabuğu buldu Çocukluk varoluşumuzun gerçek boyutu Dünya Şairi Yunus Öztürk |