Seccadem...
Seccadem...
Gözlerimin gördüğü tek şahit Koca bir ömrü bu aciz bedenimle yaşarken Elim gitmiyordu... Seni gözüm görmüyordu… Ben… Başka dünyaların çocuğu gibiydim Ben başka dünyalardaydım… Sen… Sana geri döneceğimi biliyor gibi Sanki hep susuyordun… Çok şeylere dilbeste oluyordum Başka şeylere gönül kaptırıyor Aydınlıkları bırakıp bir karabasan gibi Karanlık yaşamlarda kayboluyordum Her defasında seni unutuyor Ve aldırmıyordum… Karşımda duruyor… Üzülüyordun… Ah… Şu nankör nefsim Ah… Şu kör olası boşa koşuşturmalarım Tüketilen o kısacık zaman dilimlerinde Yaşadığım kalp kırıklarında kaldım Günahlarımın yüklediği bunca yükten sonra Sırtımda ateşler söndürülüyordu Ne çok arıyorduk birbirimizi… Ne çok… Biliyordun… Ve ben farkındaydım… Tutkulu bir sevda gibiydi bataklıklar içinde yaşamak Ne yolunu kaybeden kendini bulabiliyordu… Ne de kendini kaybeden yolu bulabiliyordu… Cevap veremeyeceğim hesaplar çoktu Senden başka hiçbir şeyin telafisi yoktu Hesabı sorulacaktı… Rahatlıklar içindeyken Bu dünya hep dönecekti Sanki ben hiç ölmeyecektim Ölmekten beter olduğumda anladım Düşünürken… Düşlerimin beşinden koştum Sonra düşlere takılıp düştüm… Hiçbir yaramın sensiz kapanmayacağını Engelleri aşamadığımda anladım Senin yanında; huzur varken Başka dünyalarda gitmekte neymiş… Senin yanında; dualar ile sema ya çıkmışken Hayallerin peşinden koşmaktan neymiş… Seninle yaşamak Seninle yaşlanmak vardı… O kadar büyüdüm O kadar kayboldum ki Eğil ipte seni olduğun yerden alamadım Kendimi zifiri yalanlarla avutup durdum Yılların bana oynadığı oyundan geriye Sobelenmiş eski günlerim kaldı… Ve… Bir sen kaldın Bu yüzsüzlüğün gölgesinde kalmış yüzü Ve alnıma bir leke gibi bulaşmış günahlarımı Biraz olsun hafifletmek içinde olsa Yardım et… Yardım et… Şu kirletilmiş hayatların bıraktığı izleri Yardım et… Zarardayım… Zarardayım… Mehmet Emin Karademir |