BİR AĞAÇ GİBİ OLDUM
Burkulan bir yüreğin titreyen tellerinde
Tutunacak bir saçak aradım senin için. Kara kına yakılmış o narin ellerinde Tuttuğun saçlarını taradım senin için. Kaybolmuştun ufukta mendiller sallanırken İşte ben de ardından bakarken kökten bittim Öncesinde çeyizler denk olup yollanırken O denklerle kendimi toplayıp kaçıp gittim "Bir ağaç gibi oldum uzakta, dallanırken. Bir ağaç; yapayalnız, insanları andırır Kimler böyle bir halde sevenleri kandırır?" Dur; aklımdan geçenin kaçmasına yol verme. Parmak uçlarımdaki donmaya yakın hissi, Hangi zamana kadar aklımda taşıyordum? Kılcal damarlarımdan kalbe giren habisi, Yok etmeden ben hangi noktaya ışıyordum? Ömrümde vazgeçilmez, değer biçilmez miras, Bana ceddimden kalmış; ceddimin en başından; O ki, anayurdunu terk ettiren ihtiras. Anlamak zor değildir, bakan anlar kaşından. Böyle bitmez acıya kimdir; böyle muhteris? Durmadan koştururken, olacak mı bir daha? Mutlu, mesut dünyada; ulaşır mı sabaha? Varmak o kadar kolay, o kadar basit mi ki? Hani, bazen insanın aklına gelir ölüm, Aslında hiç çıkmadan, hep orada olmalı Hani, zevke dalınca hayatı bölüm bölüm, Yaşarken kimi insan hep sırada olmalı Kimi de dünya için her dem başvursa cebre Hesabı sorulmaz mı? Mahkemeye gitmez mi? Girmez mi, ebediyen; iki metrelik kabre? Bitmez mi, deyiverin; bu saltanat, bitmez mi? Her yapılan sonunda, sona vurmaz mı ibre? Dönüşmez mi cezası kat kat büyük azaba? Ve sonunda insandır uğrar büyük gazaba. Vur şimdi içindeki saldırgan olanları; Şimdi geldik ya sona; ne kadar şey topladık? Oturup muhasebe ederek bakmalıyız. Neler düşünüp yaptık ve ne kadar hopladık? Vazgeçip bu inattan doğruya akmalıyız; Doldurmadan miadı, artan vaktimiz varsa; Pür dikkat ve özenle kalanı kullanırken; Sorumlu olduğumuz, ameller bize yarsa; Bir kapı açacaktır, ebede yollanırken. İşte o son zamanda, güzellik ruhu sarsa; Alnımız, yüzümüz ak, koşacağız menzile. Hareket vakti için basıldığında zile. Elden gelen her şeyle bir an evvel koşmalı; Güneri Yıldız (Elazığ, 07.08.2012) |