Asitli Yağmurları Taşıma RuhumaSöyle Söyle nefsim Çıplak ayaklarımı gövdenin altında neden ezersin Hangi yola baş koydun ki şimdi sefil haldesin Gölgelik mi bulamadın İşte zakkum ağacı çök altına Zamana zehirlenesin Günah zindanlarında ağılayan Abraş duygularla avuçlarımın ayalarında ki çiziklere sokup Utanç duvarlarına yaslayan söyle sen değil misin? Ne vakit akıttın gözyaşını Akıttığın gözyaşı, tuzuyla hangi toprağın sinesini yardı Söyle Ne zaman çürüttün ki alnını secdede Gecenin ayazına aklı kaçık tilki gibi sinersin Zamanımın ta gerilerine, uzan nefis Çöl cehennem sıcağında yanarken Utanç mı oldun diri diri, yoksa kumlara mı gömüldün Döşüne taş mı kondu günlerce, altmış derecede kaynarken kumlar Kimler sırtına kırbaç vurdu senin Kime direndin sen ey nefis Azaların taşlanıp alnın mı yarıldı Yoksa Günahsız çocukların ellerinde boynuna tasma mı, takılıp dolaştırıldın Söyle nefis işkenceden baban mı öldürüldü Seni doğuran Ananın bacaklarına ip takıp ortadan mı ayırdılar Günlerce kazığa mı bağladılar Şehit mi oldun ki sen ey nefis Kimsin sen Yalan dünya tur atarken başının üzerinde Karanlığın en derinlerinde ne arıyorsun Asitli yağmurları niye taşıyorsun ruhuma Her kum tanesi günahı tülbentlerden süzüp Niçin saplıyorsun ciğerime İç kanaması sancılarımda neden alıyorsun girdaba Bir yerde dur nefis Eyyub’un sabrını ver bana Senelerce kurtları taşıyayım sırtımda Bilal-i Habeş’in gözyaşlarını akıt göğsümün üstüne Temizleneyim her ezan sesinde Dokunma artık nefis dokunma dimağıma Sallama zelzeleye tutulmuş bina misali Dökme harçlarımı yere Dünya yalan nefis sen benden daha iyi bilirsin Götür beni şimdi temizleneceğim yere |