Dilde Nasır Hikâyesi" güneş çarpmış çocuklar geziniyor ölüm doğuran sahilin kıyısında " mevsim yaz tarihse dolmuş sayfa aralarını göstermekte ucundaki yanık türküler göz kapaklarını aralarken açılmamış mektup zarfları eşeler topraktan gamzeleri yürekte yanık kokusu derinlere vurur kıyım ömrü bitmeyen ağacın gölgesinde dilimlenir hayâtın parçaları kelimeler bedelsiz hayal gücünün sınırları daracık bir oda başka bir adresin kapılarından süzülür umudun duası ya tutarsa ya vurursa ! masal kökenli sırtını dağa yaslamış onlarca nefesti her biri adı bahar adı rüzgâr belki de mühürlenmiş gözleriydi tuvalleri dolduran geleceğin göbeği kesilir geçmişle yüzü karaya dönük dalgalardan toplayıp yıldızları maviyi sererler ayak altına dağılmış taşlardan toplanır hayat hikâyeleri dilleri nasır bağlar silinmiş yazıdan kalemi akmış sonlara uzanır iki elleri biri diğerine hep seferi o güneş çarpmış bir çocuktu avucunda kırık misketleri olan o güneş çarpmış bir gülüştü bebeği kızgın ateşlerde kalan zaman eleğinden geçirdiği yazgılarla ne cenazeleri yerinde çürütmüş bilmez kayıp mezarların işaretlerinde aranır kimlikler ben ; güneşi tutan çocuklar görmek istiyorum bakışlarımda yüzleri umûdu giyinmeli 20/07/2012 11;11 eMİNE " yüzümü yüzünüze çevirdim ve kıyılarıma bıraktığınız tebessümleri topluyorum " günü hak ettiğimi düşünen ve yolumun üzerine çıkan tüm yüreklere kocaman teşekkürlerimle . . . |
Ne alımlısın sen öyle.
Hemşehrim ablam can üflemiş mikrofona.
Tebrikler.