Dilinde bir mısra sessizlik Gözlerinde bulut yığını Uğurluyor yaşını geçmişe Solgun bir resim Ne leylanın ışığı var alnında Ne de mecnun rüzgarı Huma kuşu vuruluyor göğüs çatında Gömüyor daha derin kuyulara cesedini dünün teziyle Çoğaltıp dursa da eskimeyen kokularla yorgunluğunu …
Gör ki yatağını düzlüyor sular Soğuk nehirlerde Bentler vursam sırça kelam Bin yıldır kederli öykülerime yıkar mı öfkeleri? Türküsüz solur mu insan kederini kürdili mağrur? Bilemedim hangi hoyratın akrebindeyim…
Yine yaprak döken kelimelerle Bulanık bir göğün kafesinde Aklımı öğütüyorum…
En iyisi “bana boncuktan bir kuş yap” anne Konsun pencere kertesine…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kürdili şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kürdili şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hangi masallar yazılıyor dilsizliğimize , ve hangi öykünün satır aralarından virgüllerle sıralanıyoruz sessizliğimize , diye diye kan revan olup düşüyoruz yanak kıvrımlarımızın en sığ yerine .
sahi, yüz hatlarımızı hangi sepyah resimler tarif etti, kir enginden utanıp dudak gölgelerimiz de hangi bekleyişi sonlandırdı bu hüzünler...
yok yere bir ağıt olmadık yere bir hırçınlık durduk yere öznesi kayıp cümlelerde ağıt yakıp, dövülen dizlerin acısnı mı yaşadık .
vakti az zamanların kefenlerine sarılıp , olmadık acılara yüz sürdük. kimi zaman bir kız çocuğu kimi zaman ise esmer yüzlü bir An/kara çocuğunu öldürdük.
Tıka basa acı doldurduk bavulumuza, her acı hüzün ,her acı ağıt ve isyankâr dilin soluğunda açan bir defne oldu..
Ya bu yağmur ya bu sel hangi gülüşlerimizi savuracak çarpık ayaklı nehirlerimize.
ya da ; hangi ''karadağ'' dan düşeceğiz yüz üstü ölüler ülkesine .
sanırım her hüznün bir sebebi ve her gülüşümüzün haksız bir nedeni var.
Yine kocaman bir şiir- di. . . .
tebriğimle...
YALNIZLIK ABİDESİ tarafından 7/23/2012 12:54:57 AM zamanında düzenlenmiştir.
“Ben geldim geleli açmadı gökler; Ya ben bulutları anlamıyorum Ya bulutlar benden bir şeyler bekler. Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum… Ben geldim geleli açmadı gökler. ”
neden bu dizelerle başladık… Şiirin bizde uyandırdığı intiba modernizmin o sentetik duygusundan uzak duruşunun hissettirdiği samimiyet ve içtenliğin yanı sıra o kırılgan edâsı.
öyle naif ki…
Tıpkı alıntı yaptığım dizelerdeki derin mânâ ve ifâde ediş gibi. Elbet şiirin genel kabullerine fikrimce yakışan üslup bu olduğundan.
Şiir, duygusuyla, hissettirdikleri ile hoş bir tad bıraktı damağımızda ve dimağımızda.
Hangi masallar yazılıyor dilsizliğimize , ve hangi öykünün satır aralarından virgüllerle sıralanıyoruz sessizliğimize ,
diye
diye
kan revan olup düşüyoruz yanak kıvrımlarımızın en sığ yerine .
sahi,
yüz hatlarımızı hangi sepyah resimler tarif etti, kir enginden utanıp dudak gölgelerimiz de hangi bekleyişi sonlandırdı bu hüzünler...
yok yere bir ağıt
olmadık yere bir hırçınlık
durduk yere öznesi kayıp cümlelerde ağıt yakıp, dövülen dizlerin acısnı mı yaşadık .
vakti az zamanların kefenlerine sarılıp , olmadık acılara yüz sürdük.
kimi zaman bir kız çocuğu
kimi zaman ise esmer yüzlü bir An/kara çocuğunu öldürdük.
Tıka basa acı doldurduk bavulumuza, her acı hüzün ,her acı ağıt ve isyankâr dilin soluğunda açan bir defne oldu..
Ya bu yağmur
ya bu sel
hangi gülüşlerimizi savuracak çarpık ayaklı nehirlerimize.
ya da ; hangi ''karadağ'' dan düşeceğiz yüz üstü ölüler ülkesine .
sanırım her hüznün bir sebebi
ve her gülüşümüzün haksız bir nedeni var.
Yine kocaman bir şiir-
di.
.
.
.
tebriğimle...
YALNIZLIK ABİDESİ tarafından 7/23/2012 12:54:57 AM zamanında düzenlenmiştir.