Güneşim Olamazsın
hayır hayır,
Hollandalı Poe’ydu ağzında flüdü,rüzgar gülünün büyümüşlerinde buğday kokulu teninden sızan sevdayı güneş ışığında pişiren Ve Poe’nun utangaç sevgilisi ve en küçük matruşkasıydı kendisine güneşim denilen Rus bakire... Sadece o mu ? Köşesiz dağlarda köşe kapmaca oynayan Kışla savaştığı için adı meczuba çıkan Yarı çıplak bir ozanın notalarına ilham perisiydi o Dev, ozanın tenini ısıtır,ozan da onun yüreğini... Elinde sevdalısı bir enstrüman,telini ters bağlar urganını toplayıp altında,kış gelmesin diye çalar,söylerdi Çünkü en büyük aşkıydı o alevli yıldız, kış onu da öldürebilirdi,yarıçıplak olduğu için kendisini de... Ve o dev bizim ilkimiz var olduğundan beri serüvenimizin ilk nefesinden bu yana orda ve bütün kudretiyle bize kanat geriyor. demek ki, sen benim güneşim olamazsın ancak ben, ucu bucaksız bir tarlanın ortasında herhangi bir ayçiçeği olabilirim ve tepemdeki devin, binlerce yıllık anılarında bronzlaşarak seni sevebilirim. Ve sen benim hasadıma dek gözüm gibi koruduğum çekirdeklerim olabilirsin ancak. Dünya biz çivisine bağlı bir topaç değil Bu devre sandığımızdan da büyük diyebilirim sevgilim, ama ölçemeyiz bir ömür sürecek aşkımızı ömürlerce aşka sahitlikle kömürleşmiş bir ’güneşe’ öylece atfedemeyiz... |