SAYIKLAMALAR-15
Öküz güderdik
Sekizli onlu yaşlar, baharın.. Bağlı olur belimizde azık çıkınımız İçinde kuru ekmek, Yanında kuru soğan Varsa ,zengin katığı temetos. Çarıkta, çorapsız ayaklar Elde değnek. Ve cımcılık olurduk yağmurda yaşta Cıpıl su, çamur.. Bizimdi biçer sonu bütün firezler. Teleme çalardı çoban Hamza, Olursa gönlü Süt sağardı tekeden Külek dolusu. Üşüşüp arı kimi başına Banardık yufkayı.. Çiğnemeden yutardı çoğumuz Daha çok yemek uğruna. Oynanırdı elbet, Güreşirdik de mi ne Mıcılgattık, Süklüm püklüm olurduk suçluysak. Celfin çağımızdı Ve cibelir Kerc ederdik.. Anam bir başına yolar kırk dönüm ekini, Kabal. Yamacı on timin buğda, emeğinin Bideri ne kadarsa yani, Usul böyle.. Yolar yolmayı Haççe, Elçim elçim, Dolar kucağı, Katar desteye.. Desteler ırok olur köme köme. Şelek edip sırtlar,çeker, harman yerine, Koşar dayım Kara ile Bozoyu cercere harmanda.. Gıcırdar yürüdükçe.. Ben cercerdeyim, Dayım tırka çıkarır bir yandan Yığar yumuşağı desdeğirmi.. Sonra yel bekler, elinde yaba, Atar beş on yaba havaya Savrulur saman. Kesilirse yel, bekle ki gele.. Bekler Kamber dayım, Kişifler gibi bir hırsızı Yel dolandırır.. Kimse süremez sürdüğü çütü, Tuttuğu iş de öyle Him örer, sen de kale duvarı. Ve kalkar buğday yük yük, Basılır saman haral haral.. Anam da afara onarır encemi, Sarat elinde, yanında kalbur, İki gırat buğdayı hora geçirir afaradan. Ondan öğrendim, İki gırat bir ölçek, İki ölçek bir timin, Ve bir kile sekiz timin.. Tosunlar firezde.. İri ve kara gözlüydüler Yayılır oylumda, Adı vardı herbirinin Sarılırdım boynuna Bozo’nun, Gözlerinden öperdim Kara’yı Birlikte dönerdik köye, Günbatımı. Olurduk yola revan.. Duyduk ki Kara satılmış,Bozo kesilmiş Çil tosunu kasap almış Gitmişler bir iki.. Bet bereket de kalktı Kara gözlü tosunlardan sonra Bıldır daha güzeldi gelim.. Ekin kıt, muğal az.. Dize ulaşmaz arpa Baş bağlamaz göcek Ve gelim gelmez.. Toprak küs, Kara dargın, Bozo içlenmiş traktöre, Orak paslı, tırpan kında, saklı.. Carıf kayıp, Dönüp bakılmaz yüzüne sabanın, Mesesin kırılmış labıtı, Düşmüş sakıt. Çıkmış musulalar boyunduruktan.. Gemde, seyrelmiş çakmak taşları Cercer atıntı, paslanıptır köşede Ve loğ yok damlarda Loğduruk desen kim bile Bu deminde ömrün Hal böyle böyle Efendime söylüm.. |