SAYIKLAMALAR - 72
Eylüldü ,
Aydığımda bağlıydı elim, dilim lal Çıkmazdı.. Aydığımda kör kuyularda, Yersiz yurtsuzdum, son nefesimde Aksivri esas duruştaydı , ben göçerken bilinmez illere.. Dumandı pustu kel tepesi, geçerken serden, içerken şerbeti Yani süzülüyordu cılız ve inceden Dal süzülüyordu.. Ve serine durmuştu yeller ana. Eylül’dü işte.. Bilemedim kimdim, kimdi gelen Giden kimdi, kalan kim.. İki yüz aldı elden, iki yüz yedi, Üç yüz güldü, dört yüz kaldı derken Baktı sessiz ve mağrur.. Baktı bin kibirle, burnu havalı Yani dumanlı başı göklere ererek Baktı ardım sıra Aksivri, Düşerken uçurumdan.. Eylüldü ve serine dönmüştü Sorulmadı son isteği Sormadı kimse, kimdir nedir Uzattı koydu başını kütüğe Karyalı çoban Uğultu sustu, dağ taş sustu İşaret gelince bir kalktı br indi baltası celladın Ve bittiğinde infaz, baktı son çırpınışlarına çobanın Geçerken salınarak taht-ı revana kraliçe Alphapetratus O gün yem oldu sırtlana çakala, çobansız ceren sürüsü O gün sarsıldı temeli, Beçin kalesinin, Ol nedenle ıssız viranedir nicedir Ve bir sığıntı gibi sessiz Ondan ötürü bekler gölgesinde bir suçlu gibi Aksivri’nin.. Varsın süzüle dursun artık Dilsiz umarsız.. Daha gerek olmaz söze sava.. Eylül’dü ve güz çiçekleri açardı yağmur düşmeden Otlar biter artık üstümde Yani ırganırken serin sabah yellerinde Bil ki söz yarım kalmıştır Ve bırak yarım kalsın bu şiir de Bencileyin... 73 Nefesi gül kokardı kızıl şafaklarda Gülünce gülşene keserdi bütün bir evren Ve bahara dururdu yeryüzü.. Yani yüzü cennete, cennet gözüne benzerdi Ki kayboldum elasında bin asır önce.. Hani gül dudaklar sunardı gün batımlarında ab-ı kevseri Ve seher yelleri getirirdi gül kokusunu uzaklardan elvan elvan sabah demlerinde.. Hasret sana benzer.. Demek gitmek için gelmiş, günlerin sonunda Demek atmak için uçurumdan, öyle mi.. Aşk sana benzer, Ki sürgüne salardı her gece dağlar ardına Vurulduğumda gamzelere, yasladığımda sırtımı dağlar gibi Ve güvenip dağlar gibi, kuytusuna sığındım.. Yani can buldum derin uçurumlarında Geçerken candan baştan. Sevda sana benzer, Veda sana benzer, sessizken uzaklar uzağında, Ve sana benzer zulüm gün batımlarında Ölüm sana benzer kimsesizliğimde, ömür sunduğum.. Yani şimdi bile bile mi saplamış hançeri yüreğime, Demek en derine, demek ta ortasına, Demek en sınık anımda Öyle mi.. Ölen bendim taman bin asır önceden, bulduğumda elayı göz bebeklerinde.. Ölen bendim, şavkarması uğruna, gül gamzelerin.. Yani saplandığında hançer Yani ol nedenle gıkım çıkmadı, Ol nedenle yol çıkmazdı.. Ve bendim gelen, bilerek sonunu masalın, Gelen bendim bilerek sonumu.. 74 Dört kitapta okudum adını, Dört döndüm dört yöne Sende sendim kalu beladan beri.. Bendim savrulan, kuru dal gibi Dört varken orta yaza.. Ve dört gözle bekledim yolları Ki hep gelmek içindi gitmeler.. Dört kapıya vardığımda Kırk makamda duydum sesini Ve aşinaydım yüzüne, üç sünnet yedi farzda.. Sendin çar anasır yani dört unsur: toprak ve hava, su ve ateş.. Boğdurup çakala karanlık sularda Sürüttüğün zaman ite köpeğe, Yani yem ettiğinde kurda kuşa Bendim çürüttüğün toprakta Yandığımda , saat, kahır geçiyordu hasreti Ve zulüm kalmıştı ölüme.. En güzel sen vurdun pusuda, gün batımlarında, Mahmur seher uykularında Yani güz yağmurlarında.. En güzel sen sundun zehri Bal yerine içtiğim Kendi göz yaşlarımda boğulduğum zaman Kör kuyularda.. Ve en güzel sen öldürdün, taammüden Her gülüşünde özgeye ele Gül damlası.. |