ÇEPNİ
Asya ellerinden çıkıp süzülmüş
Kıvrılır da gelir yolu Çepni’nin Gahi sevinmiş de gahi üzülmüş Acı poyraz eser yeli Çepni’nin Urum Galasında, demiş oturak Obayı oymağı burda yatırak Aladan sarıdan güller yetirek Sine, yürek yakar gülü Çepni’nin Sürüleri yaylaları yaylamış Tasasında karaları bağlamış Düşmanını kırmış dostun kollamış Kızmaya bir kere keli Çepni’nin Kemirtmez etini kuşa ve kurda Yetişir bir kimse kalmışsa darda Çoğalıp yayılmış koca bir yurda Dağılmış obası ili Çepni’nin Başım Kızdılı’yla Hacı Emirli Dillerdesin Kantemirli, Tecirli Hem Kara Kuzulu , Kara Keçili Atayurt konuşur dili Çepni’nin Nice savaş, başı girmiş belaya İçinde acılar, düşmüş kavgaya Ağıtlar yakıp da durmuş halaya Işkın açar kırık dalı Çepni’nin Korkmazlu, Köseler bir de Karalar Sarı Kız yurdudur büyük Sarılar Çiçek küsmüş, oğul vermez arılar Acıdır buruktur balı Çepni’nin Miseri’de dağ taş fıstıktır bağdır Hasanoğlu desen yoksuldur baydır Şenlikler yapılır düğündür toydur İşte böylecedir hali Çepni’nin Milelis’in önü ovadır, yazı Yiğit olur oğlu, gelini kızı Dedesultan yeter, bitir sen sözü Artık doğrulacak beli Çepni’nin |