¥A R£§UL £F£ND¡M
Efendimmm. . .
Zemheride akseden Bir güldür ki güzelliğin. Böyle canlı kalmamıştır Hiçbir aşkın huzmesi. Hiçbir yıldız vurmamıştır Sana kadar bendini yere. Ve hiçbir fani karışmamıştır Bulunmak için sırdan sere Efendimmm . . . Hasretin, yüreğimizde çağlayan Bir volkan gibi. Asırları aşarak gelen kokun sızıyor hücrelerimize. Yakıp yıktıklarına ağlarken bir günahkâr tipi. Senin günahsız tövbelerin nakşolunuyor En ücra köşelerimize Efendimmmm . . . Dolunay bir gelin nazıyla akarken Geçtiğin yollara. Başını okşadığın çocuklar Sarılırdı nurdan kollara. Gökteki güneş batıp da Ruy-u arz kaldığında aya. Sen kainatı kıskandıran cemalinle Ederdin haya. EFENDIMM. . . Sensiz kalmak bir işkence Şu ahir-i zamanda. Kaybediyor ümmetin Kendini tayy-i mekanda. Bir iltifata layık midir Bu yürek gönül katında. Özlemin ki bir tomurcuk Açarak büyür zatında. EFENDIMM . . . Mübarek ayaklarınla basarak geçtiğin toprak Biz olsaydık. Dudakların cihata susadığında Bardağına damla damla dolsaydık. Nurundan utanan cemalimizi okşasaydın da Hicabımızdan solsaydık. Hiramız olsaydın bizim Sende kaybolup Yine kendimizi sende bulsaydık. EFENDİMM. . . İsrafil emir üzere üflemek için Uzandığında sur’a. Gözlerimiz boğulur Seninle temayül eden nur’a. Hz.Muhammed ümmeti Bir bebek saflığında Yükselirken arş-ı alaya. Koşarlar o Nebi ile ruhların söz verdiği Kalû belaya. EFENDIM. . . Sen Burak meleğinin kanatlarında Çıkarken yüce huzura. Merhamet doğuyordu ufuktan Ve Ümitsizlik batıyordu güruha Sonsuzluk vadediyordu insanlara Kelime-i Tevhidi ihracın. Ya Resulum nasip olur mu Bize de şefaat günü MİRACIN. . . < $aduman TATLI> |