GİDENE...
Önce ışıklar yıkılır azığına yolcunun
Terkisine mühürden izleri, y/akan hicretin Giden-kalan, doğru-yalan ve zaman Paradoks ötesi bir sualin susayışı kanatlanır Vurgusuna fermanlar astıran kelimenin. İncelen yerinden dökülür Sıva tutmaz mevsimlerin ıslaklığında mavi bahar Hiçbir hançere benzemez Gitmenin keskinliğinde kanatan söz Ve hiçbir kurşun vurmamıştır hedefini adımların sesi kadar. Gidenin kendine, kalanın kendinden gittiği Şehirlerin hikâyesine sinmiş hüzünlerin voltasıdır Hak ve suskunluğun rahmine perçinli kaldırımlar. Azgınlaşan demirlere örstür sitemleri isrâ’nın Sevda işli kınından iki kutba vuran ziyasında adının. Yağmurların büyüttüğü kalabalıklardan yağar Büyür mesafelerin ters yüz olmuş tırnaklarında Ömrü boşluklarına pay eden kuralsızlıkların çizgisi. Her gün doğumu sancısında sona içilen antlarda Genzi yakan suskusu bilenir hüznün avuçlarından duaya Her gidenin gecede bir yıldızı vardır, açılan Kerbela’ya Her canın cihadı aşka susuzluğu kadardır… 11.06.2012 |
Büyür mesafelerin ters yüz olmuş tırnaklarında
Ömrü boşluklarına pay eden kuralsızlıkların çizgisi.
Her gün doğumu sancısında sona içilen antlarda
Genzi yakan suskusu bilenir hüznün avuçlarından duaya
Her gidenin gecede bir yıldızı vardır,
Ve en anlamsızı senin kadardır…
kutluyorum sizi ne güzel yazmışsınız kaleminiz daim olsun şairim.saygılar