Zaman Denilen Büyü
Zaman hiç kullanışlı değil. Çoğu kez
anılar bizi yaşar. Orada çıktım kırılan bir şafağa yalandan çatlamış kent; boşluk biriktiriyor üstelik pusuları rengarenk. Hep çarpıştım beynime dadanan halkın uzak yüzüyle bozgun üstüne bozgun, her buluşmanın sonu ıssız uğultu. İyi ki yanlışım, yanlış yerdeyim. Hazırım yırtılmaya ve meraktasın sen, avucunda zaman denilen kuyu çalkalanırsın, ağrıyım sana, bu işin sonuysa silinen bir kelime. Biterim, işte budur verilen bana. Bir aşk için kıtalar batıran deprem, geceler kuran usta eritilen giz, dilimi kopartan köpük: Öldüren kanama. Bıktım bozbulanık olmaktan. Ne varsa bir intikam ufuklar is biriktiriyor. Sen, her şeyin yazılıp durduğu yara bu yüzden an olunur, sorulurum her başlangıçtan. Ezberimdedir toprakla su; boşluğa açılan dünya nasıl da alışkın parçalanmaya. Ah! o yalnızlıklar uzak dağların yankıları. içinizdeki kuşları bırakın genişlesin gökyüzü. Buza düşen kor anlamını soğusun bir im verilsin ona, zehir yeşili bir sokak olsun. işte sonunda koptum sizden, sürtünmenin ısısı oldum artık kaybedin beni, bir kıyı gibi orada unutun kör bir gökyüzü seçecek sizi, ateşe bir deniz gömeceksiniz paramparça ve bir karabasandan söküle söküle daha bir koyulaşacak korkunuz. Ama kaçamam bundan. Siz ağzımdaki şarkıda saklanın bir öfke seli içindeki kandan kurtarın beni bir eliniz kağıt, bir eliniz kalem olsun beni gönderilecek bir haber gibi sarın. Bir çocuktan gidilen yolda başlatın kışı, aşk ölsün delik deşik bir kar yağdırın içinize beni kopartın ama bu yazılsın bir gülün açışına. |