Sıska İnsanlar
Her zaman bizimledir sıska insanlar,
Gri insanlar gibi yetersiz ebattalar Sinema perdesi üstünde. Deriz ki Gerçek değiller: Bir filmdeler sadece, şer manşetleri Yaratan bir savaştalar sadece. Biz küçükken çok acıkmışlardı ve bir deri Bir kemik kalmışlardı ve istemiyorlardı Çöp gibi kollarının tekrar tombullaşmasını, Kabartmış olsa da barış fare karınlarını En vasat masanın altında bile. O uzun açlık savaşı sırasında Sıskalığı koruma yeteneklerini Bulmuşlardı, daha sonra Kötü düşlerimize gelmeyi, tehditkâr Tüfekleriyle değil, sövgülerle değil, Fakat sıska bir sessizlikle. Pireli eşek derilerine sarılmış olarak, Yakınmaksızın, her daim İçerek teneke kupalardan sirkeyi: taşırlar Kurayla belirlenmiş günah keçisinin Dayanılmaz halesini. Geceleyin Ayağını attığında ay Çamurdan kulübesindeki yaşlı kadının avlusuna Ay zayıf ışıktan kabuğa dönene dek soyar bıçağı, Ayın cömert tarafından yağlı etini Kesmekten kendini alıkoymaya oranla Alıkonamaz artık bu denli sıska bir soy Ecnebi kurbanlar misali Kafanın büzülmüş ülkesinde, Yabani ot gibi bir soy duramaz düşlerde. Bu sıska insanlar yok etmezler şimdi Kendilerini şafak griliğinin Mavileşip, kızıllaşması misali, ve dünyanın Çizgileri belirir ve renkle dolar. Sürdürürler güneşli odada durmayı: Solar Kenarları katmer güllü ve belemirli duvar kağıdı İnce dudaklı gülüşleri altında, Solar krallıkları. Nasıl da desteklerler birbirlerini! Kırlarımız ve yeterli derinliğimiz yok Sert taburlarına karşı kale Oluşturmaya. Bak, nasıl da yassılaşır ağaç gövdeleri Ve yitirir güzelim kahverengilerini Sıska insanların ormanda durmalarıyla sadece, Bir eşekarısının yuvası misali dünyayı sıskalaştırıp Daha gri yaparlar; kemiklerini bile kımıldatmadan. [1957] Sylvia Plath (1932-1963, ABD) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy |