BİR NEFESLİK VUSLATHer güzel şey gibi, Vuslatında bir tutamlık ömrü oldu. Ne çabuk tükettim senli günlerin nefesini. Gözlerime bak, İçindeki gürültüyü duyabiliyor musun? Duyabiliyor musun? Dörtnala gelen çaresizliğin ayak sesini. Kaç kere içtik, Ayrılık denen acı şerbeti. Kaç kere giydik hasretin korlu gömleğini. Yokluğunda tenhalaşıyor bu şehir. Nasılda kimsesizleşiyorum, Yetim bir çocuk gibi. Gidiyorsun ya yine, Bilir misin nasıl yakar? Son veda seven birinin yüreğini. Bakma gülümseyerek yolcu ettiğime. Dudak kıvrımlarıma sakladım, Kara buluklarını yağmurların. İlk köşeyi döndüğünde, Semirdi metanetimi adımların. Benden önce isyan eder, “Gitme” diye haykırırdı, Dili olsaydı kaldırımların. 15/4/2012 Zehra Atasoy |
duygulu bir anlatım.akıcı ve anlamlı.
tebrik ederim buraya bir şiirimi ilave ediyorum.şiirinizi tamamlasın.
AYRILIK VAKTİ
Hani o saat vardır ya, işte o vakit.
Yaşamayan anlamaz o anı,
Yaşayan ise, hiç ama hiç unutamaz.
Yıllar geçse de, içini sızlatır o an.
Veda edersin, gitmek istersin,
Ayakların tutulur, atılamaz adımlar.
Titrer dudaklar,
Anlamsızca mırıldanır,
Söylemek ister ama, söyleyemez bir şeyler.
Hüzün kaplar her yanını.
Yaş dolar gözlerine.
Saklamak istersin,
Nafile.
Süzülür yanaklarından,
Birkaç damla yaş.
Yürek çarpar, sığmaz yerine,
Bir an önce gitmek, kurtulmak ister.
Nefes tutulur,
Boğulur gibi olur insan.
Artık biraz uzaktasın,
İçin yanarak,
Bir kez daha dönüp bakmak gelir içinden.
Sanki, sana kal denmesini bekler gibi,
Göz göze gelmek,
Son bir umutla haykırmak istersin.
Tüm hayalleri, umutları,
Geride bırakmak istemezsin.
Ama yapamazsın, yoktur cesaretin.
Burkulur için, başın döner.
Sendeleyerek yürürsün anlamsız, anlamsız.
Her zaman, yaşadıkça o anı,
Duygulanıp anımsarsın, dökülen yaşları.
mehmet Macit