Ufalanan Can
içimde tren
yine yolsuz, yolcusuz tenha peron beklemede karanlığımın soykırımından kurtulmuş bir iki yıldızlı hece aranıyorum akıl sır ermeyen bu alem bazen deviriyor, bazen okşuyor şiirler gibi bazen, savaşçı, hırçın bazen, bir yaz rüyasını anlatan bazen, göğüs kafesini sıkıştıran hüzün gibi bazen boynu öpülen kadının titreyen kirpikleri gibi bir, sprial alem bazen, bir dağ evinde piyano çalmak istiyorum eski bir efsaneyi uyandırmak için bazen, kalabalık bir barda her an bayılacakmış gibi bomboş durmak ne düşündüğümü bulabilmek için konuşuyorum kerelerce okusam da anlayamadığım kitaplar gibi bakınıyorum çevreme bir cenin, gün tozunu almamış henüz tekinsiz bir şeyler var aklımdan geçenlerde Nilgün Marmara sesimde ki çamuru alkışlıyor kalabalık bir caddede kendime geç kalırken ezilmiş gibiyim kronikleşmiş nihilizm neşesiz bir loşlukta bilincim heybesi boşunalık öyküleriyle dolmuşsa bir eskici ne arayabilir karanlıkta can sa can işte aranızda anlam bulmalıyım bu akışkan zamana yağmur tanesinde ece uç uç böceğinde şiir karıncanın taşıdığı buğday mısırlı rahibin asası bir karganın kocamışlığı olmak istiyorum incinmek, bumerang günlerin yaşattığıysa dilde yalan, tenimize yapışan hırs şirretin karanlık bakışı kentin kulelerini sıtmalı gibi titretiyorsa haberi bile olmadan kirleniyor insan işlediğimiz suçların ortak adı yalnızlık iyi ki gökyüzü var seni ve beni hala seviyor kan rengi sonelerimize rağmen yaşanmamış aşk masallarımızı biliyor çekilmez dertlere yakalanmadan canım ufalanmadan seni bulmalıyım iyilerin sabrı bu kadar örselenmemeli... |
ömrünü tüketirken içinde,
kurgulayacak düş kalmaz gelecekte,,
ölmeden evvel söylenecek son sözün fırsatını vermek gibidir,kendine yapacağın son iyilik,