Pasiçimde rutubet var ateş tenimde suç gibi gizli sıcak kelimelerimi kurutanlar saydamlaşıyor gözbebeklerimde mekanikleşmeden ruhum makinelerden arındırın mabedimi kaldırım taşları kadar huzursuzum ağır cinnetlerim yarabilir toprağı bir iç çekişin kalbi oyan titremesi gibi deniyorum nefes almayı acılı yağmurların varoluş da yarattığı gölet buharlaştıkça kutsallaşıyor rujun kırmızılığında ilk öpüşmenin tadı acımtırak ağzımın içi pas ve içinde unutulmuş ses hevesleniyor yüksek bir tepeye çıkıp rüzgarla dillenmek kopkoyu harfler gırtlağımda birikiyor çırpındıkça içime tıktığım kadın vazgeçiyor dipsiz zincirlenmiş isimsiz bir sevişmek gözlerimi diktiğim uzaklarda sonrasızlığın metni evren karanlık korkmuyorum korkmuyorum çünkü soğumuş, duyarsız yatağında kalbim tülden, yolunu sahibine alan bir gemi bütün inançlardan kovulmuş öksüz ve esmer hayat giderek çürüyor ıssızlığın rengiyle akıyor su küçük bir noktada gülümseyen fotoğrafım kendini ararken anlamsızlığın kargaşasında yalancı sönmüş bir yıldız gibi yalancı ve karanlığım parlak kelimeler düşünüyorum geçmişini gömen katiller düğünüyüm cenazeme ürperiyorum kaybetmiş dilsiz aşk yeminlerini özlüyorum |
Kendini arayan şiirleri olmalı şairlerin.
Yoksa...