Paryaellerim iki vebal taşıyor yazdan kışa üşümeselerdi düşürmeyecektim emanetini korkuttu kalbimi gidip dönememenin endişesi parkamın yırtılan cebine dönmüşüm arkamı bir yağmur gibi ansızın geceye yürüyorum sen ise bir aydın havası tutturmuş gidiyorsun ağladığın her anı anlıyor ayrılığı içimde taşıyorum düşün ne kadar yol varsa katlettiğim dündür kahrettiğim her gecenin ardından mutlu bir gelecek kesinlikle alnından vurulacak kırmızı bir güldür çünkü dalgın gözlerle uzaklardan baktığım denizin saçlarına düşen yıldızları ağlatırken zaman kırk katır mı kırk satır mı bilemiyorum amma kaynayan tüm cadı kazanlarının sebebi benim böyledir işte kıymetsizlik doğuştan yafta nasipsiz bir tutam çörek otuyum varlıksız ruh asırlık çınarlara sevdalı yaz yağmuru mantarı bilmez misin içimde prangalarına aşık bir adam var odamda güdük midillileri savaşa hazırlayan çocuklar sorup durma artık olsa söylerdim Allah için Ankara’da bilinen tek masum yok sevgilim aç kalınca atını çok bulunca bahtını yiyen uzun zaman önce yoldan çıkmış şirin mi evet şirin bir halk kahramanıyım haymatlos düşlerin kurgucusudur aşk olsun bazı kaybedişlerin kazancı sonsuzluk olur ne para ne mal ne mülk eni konu kendime ısrarla şiir sevdalısı bir ülke istiyorum |
ya şair ermiş misin ne...
ki
öyle ise
müridin olayım
kabul et:)