Bir Çocuk için Bir Kelebek
Bir Çocuk için Bir Kelebek
kadınların son rütuşlarını yaparken tanrı ben ağzının içinde uçuk çıkan bir rüzgârdım belinde dolanarak şehrin kapılarını kanattım yaralı umut bantlarında bütün mavileri kapattım sesimin uzaydan da duyulabileceği bir geceden geldim yarasa ve bozlağında kuşkunun bazen sabahlar daha geç başlar diyordum ve geç tütermiş baba ocağında bir mum. -bunu da biliyordum. babamın ölmediği her gece duvara bir kuş çizdim teşekkür ederim ressam aklım!, seni bu günlere zor getirdim anlarsın ya taş, kuyu ve makas... repliği biten gülümsemelerin yarı yollarda, karakollarda ve telaşlarda bir işe yaramadığını gördüğünden her kelebek kendine köledir ve kaşlarını alan bulutlar narin göründüğü yıllarda kilidi yutulmuş aşklar yaşadığımdan her eve sessiz ve telkinli girdim ve dedim her savaş yanında bir barış dayatmasıyla anılır ve bin doğru bazen bir doğruyla gider mendillerin kendilerini salladığı yolculuklarda yalnızca tirenler suçlanır içinden raylara gitme diyenler biter,.. velespitle kayışından koparken uçurumun dibinde kalan gözlerin bir tek görmek istediği o saf turuncu beyaz kelebeklerin bir çiçeğin burnundan öperek yalnızlığı irdelememizi isteyip bizi kıskandırdığı altı yaşımda bir kadını öperken farkettiğim teferruattır oysa kalçaları güzel olan sadece şiir de değilmiş. oysa uykulardan kendine rüya seçen annemin, şizofrenî hastalığıymış bu kötü düş. hadi n’olur sen de sen de beni, sen de beni üz bantlı kelebek kınalı kelebek kadın kelebek yağmurların son rütuşlarını yaparken tanrı göğün aklına yazıyordum ismini seni şakısın, seni gürlesin, seni okşasın diye bir çocuk nereden bilsin böyle bir kelebeğin şiir olacağını hem de böyle bir gecede} Payanda |
Bu ne derin adamdır, bu ne sözcük harmanı?
Akşama akşam moralim bozuldu.
Sen de nereden çıktın birader, hafif şiirlere veryansın edip gidiyorduk ucuzundan.
Şimdi işin yoksa kırk kez oku enine boyuna anlamaya çalış.
İş çıkardın bana şimdi...