Jîyan gördü: Cîwan’ı vurdular o gedikte Gün ortası güneşi unutmuş karanlık izbeler vardı Dağıtıldı kerem barınağı göz değmedi bir göze Yoksul varlığı yakınlaştıkca toprağa Êzman terketmedi orayı toz bulutundan yağdı Yansıyacak biraz sonra ufuklarına Parçalansa yürekler dolsa sır kadehleri kanla Ezilişin uçurumunda dövünmeyecek Asmîn
Mahsun Cîwan; yükseliyor uçuyor ağır ağır Leş kuşları çullanıp parçalarken can evini Benliğini kınalayan üstünü örten bulut Kem bakışlardan bile koruyor Her yol ayrımında müstağni bakışlar Düşüyor uçsuz bucaksız yollara
Bülbülün figanı kime/ne Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar Bir toz bulutu eser doğudan Yol sarpa sarar karışır -Ütopya-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şêrwav şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şêrwav şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bülbülün figanı kime/ne Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar Bir toz bulutu eser doğudan Yol sarpa sarar karışır -Ütopya
Bülbülün figanı kime/ne Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar Bir toz bulutu eser doğudan Yol sarpa sarar karışır -Ütopya-
Bülbülün figanı kime/ne Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar Bir toz bulutu eser doğudan Yol sarpa sarar karışır -Ütopya-
Bülbül gül derdi ile inleyen bir kuştur. Gece demez, gündüz demez daima ah-u zar edip inler. Gecede öten bülbül ne talihsizdir. Seherde öteni ise goncanın açılma vakti uykuya dalar. 0 da bir bakıma talihsizdir. Bu bağrı hun kuşun bir ateş-i suzî düşer diline de onu ömür boyu figan ettirir.Bazen ümitsiz bir fecirde o goncaya sihirli neşidelerini söyler. Fakat fecr-i kazibten sonra fecr-i sadıkın ilk ışıkları gülde ışımaya başlayınca gülde de şafak olur. Artık bülbülün figanesi terennüme döner. Ve inleyişleri nağme-saz bir şarkıya döner.Ah! birde insanlık semasının zalâm zalâm karanlığında ney gibi inleyen bülbüllerin ah-u eninlerine kulak verilebilse.. O, herbir terennümünde ciğerinden kopan bir parçayı alevden bir çerağ gibi insanlığa takdim etmektedir ama âh bir anlaşılabilse..Haristana düşmüş bir bülbülün sinesindeki acıları kim hissedebilir. Elbette onun gibi acı çeken ruhunda bu eninleri taşıyan anlar onun derdinden.. Lakin yağmur yüklü bulutlar onun derdine aşinadır. Zira onun ah-u zarı bulut bulut gökte kümeleşmiştir. Ve bir baran ile güller sulanır.. Ve bülbülün yıllarca yandığı özlem ateşine su serper bu rahmet yağmuru..Zira, bu su ile güller açacak.. Dikenlerden güller, goncalar tebessüm edecek. Haristan gülistana dönecek.. Velhasıl bunca kıştan sonra; ‘Esti nesimi nevbahar açıldı güller Subh-dem Açsın bizim de gönlümüz sâki meded sun cam-ı Cem” Nefi dediği gibi şairin, küre-i arza gül devri gelecek ve sûzişi bir nağmeye inkilab edecek bütün figâneler..Can-ı gönülden tebrik ederim sevgili şairim.Sevgiyle kalın hoş kalasınız
Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn
Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına
Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar
Bir toz bulutu eser doğudan
Yol sarpa sarar karışır -Ütopya
yabancı kaldım ilk defa şiire muhteşemdi
sevgim ile
lamour