Kıyam'etler Provası
Zamana bıraktım yokluğunu,
Zamanla yok oldum. Dostum oldu yokluk, Adına sensizlik dedim… Havlu attım kirli hayallere, Cehennem yüklü yalnızlıklar biriktirdim. Bir delinin yalnızlık provalarında kırıldım, Kırdım zincirlerini ölüm kokan sevdaların. Ateşe attım ellerimle kendimi, En çok kalbim yandı. Bilirim, aşktan canı yanan; Ayrılığı üfleyerek yer. Toprağımda eski acıdan kalma bir umut, Kabrimde düş kırıklarım duruyor. Bana bir tohum aşk ver sevgilim, Ben her gün gözyaşlarımla sularım. Kan’dan kaleler yaptım kendime, İçinde sımsıcak ölümler barındıran. Sensizlik çok soğuk geçiyor burada, Yokluğun ölü’me ölüm katıyor. Bir kez daha ölüyorum… Dudağımda eski bir alfabe birikti, Dilimde tanımlanmayan kelimeler. Hiçbir karşılığı yok adının sözlüklerde, Adın; şimdi sessiz bir yalan lügatımda. Azrail kulağıma bir şeyler fısıldıyor, Sesi, aynı senin sesine benziyor. Ölüm çanları çalıyor sevgilim, Yalnızlık beni çağırıyor yine. Sabrımda tükendi tükenecek, Direnecek gücümde kalmadı zaten, Hoşça kal sevgilim… Sabrın sonu selamet dediler, Sabrettim, selam’etmedin. Sela’mı okudum bakışlarında; Kalbini helal etmedin. Ey! Benim günahkâr sevgilim, Cenazemde gözlerime kıyam’et de, Kıyamette görüşelim son kez… Alican Yıldırım / Kıyam’etler Provası 28.10.2011 |