GİT...
Düş çizgilerimden resmindir
Yalın yolları tutarsız bir kentin yağmurlarında Tutunmanın yorgunluğuna işlenen. Ne kisveler örülür kusurlarına yâr, Kaç yalnızlık pahasınadır ilmeği aşkın… Bilmezsin. Suretinin semasına ay gibi düşer duvarlarımdan Döndükçe can, zaman başa döner avuçlarından. Sesinin beyazlarından tutuşur şakaklarıma Doyurur sonsuzluğun raksını yokluğun Manaya, nevaya, şuaya derinleşen çatlaklarına Azığıdır göz yanığı bir mevsim, birkaç yaş Birkaç damla Mansur çığlığı Kor geçitlerin sanrısında çağlayan lal bir Murat türküsü Bin dileğin yazgısında mühürlenen sükûtta Ankara, Harran ve telkaride parlayan güneş ve bir Halfeti hikâyesinde çile, Ellerin kadrime, kalbime tezkire, Ellerin al şebnem, hep ömrüm üzere… Ya kal saklımdaki kelimelerin merhametince Ya da git Ki gitmek, kalmaktan daha sıkı bağlar yürekleri, Gitmeyi bilmeden, bütün gidenlerce… 25.04.2012 m.abdırgan |
Meğer neler kaçıracakmışım..
İyi ki gelmişim sayfaya...
Şiirle beslendim, gidiyorum şimdi
yeniden gelmek üzere
Sevgilerimle