Söz yaşıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ansızın akamıyoruz
/Okyanusları aşan bir kalbi diz boyu dereler boğamaz asla/ Topluyorum dudaklarımı Yaban bakan o yüzündeki Yakın duran soğuk alfabenden bir bir Aşk dizeleri yok artık sana dair Şiir şiir büyütmek yok seni karanfil kokulu kor yüreğimde Bitti vesair Kalbim kabarıyor yinede amma lakin U/mutlumusun şimdi diyorum hâlâ Benden yana acaba Bekliyorumdur belki az bir hamle Son defa olsun birkaç şey söyle diye Veya sonsuzca sus diyorum ne bileyim işte Erteliyorum umut taşıyan Mayıs kuşlarının Saçlarıma panayır taşıyacak olan şen şakrak seslerini Deli çocukluğum yok artık gülüşlerimde Senle oynaşan oyunlarım da yok cıvıl cıvıl Dudak asmış içimde küs olan çocuk halim Senli yanlarım topyekûn bozuk Fazla naz aşk kaçırdı içimden tonlarca anlayacağın Değiştim Değiştirildim daha çok bu ara ne söyleyeyim Beynimi kuruyorum volkanik ağrıların düğümlenmiş çenesine Pelesenk bir sancı kaynıyor sinemde yer ateş alev Ve kıvrılıyorum arkasını dönmüş kalbinin bir köşesine Artık saniyeler kabartmıyor içimi hissediyorum Ve koklamıyor başımı soluğuna ilişmiş olan taze baharlar Zaman akıyor Ben bakıyorum öylece ardından Saç tellerimi asıyorum yaşlı gözlerin merhametindeki şefkate Dünleri demliyorum göz çukurlarımda her sabah cesurca Ve nemlerim kurusun diye Ve kirpiklerimde buram buram sen kokan o arapsaçı gülüşleri Gömüyorum yeminli ağlayışlarımın esmer yüzlü çığlıklarına Örseliyorum hasreti ellerimde biriken dehşet uçurumlarda Bakışlarımı acımadan çalarak gölgene Öfkeleniyorum içimi kavrayan gür susuşlarına Bekliyorum sakince sonra Hiçbir aşk yokmuş gibi oluyorum birden Ve inançsızlık ile doluyorum yeniden Dudak kıvırıp bedelleşiyorum seninle En çok kendimle Çelik gibi duruyorum karşında hâlâ Bilsen ki oysa Parça parça koparacak dilim seni aslında Ah elime bir geçsen diyorum son defa Heyelan kopan yüzümün yeşil b/akan her cinnetinde Taş kesiyorum sana kinlerce Can kusuyorum ölümlerce Umut ve kan kokan o ince çizgide Kanarken içimde kavrulan sen yanlı y/amaçlar Gelincikler ölüyor yine bu baharda engel olamıyorum Kuşlar ki işte bir mezar başında Sessizce ağlıyor künyesiz kalan aşka Gönder diyorum sende bir Fatiha Baş sağlığımız olması adına Yâda geç diyorum boşa yorulma Değmez sana git Allah aşkına Merhametsizdin Göklerden yağan yağmurları saklarken içimi yakan ateşten Sen sevilen olamazsın diyorum Bu kadar sevmiş olamam seni bilmiyorum Böylesi umarsız bir savaşken varlığın Ve aşkta zalimken o âlim olan adın Sus barıştan bahsetme yeniden sakın Güvercinleri toplayıp koyu mavi dünlerden Dönme bana yüzünü asla Git benden en yabana Yeşillerimi bahar yağmurunla boşuna kandırma Hayat diyorum Omuzların çıkıyor yine inatla Kafamı çevirdiğim her boşlukta karşıma Sen sanıyorum dünyayı hayret Ki sen oluyor zaman ve mekân bana Ve fakat başımı dayıyorum yine neden mecburen Kırılıyor dizleri cesaretimin hemen Düşüyorum hayalinin en dibine Yersizleşiyorum Yurtsuz kalmış aşkın işgalci gözlerinde Medeniyetim kopuyor senden Toprak ki ellerimden nasılda korkuyor bilsen Bütün suları çekiliyor begonyaların Ve papatyalar artık sevmiyor biliyorum Ölmelisin dilimi yutan çilelerimde diyorum İlişiyorsun aklımın çeperlerine Ölmüyorsun nasıl ve ne diye Bu nasıl çözümsüz bir bilmece Oyuncak bebeğimin kalbini kuruyorum ilk olarak Saat başı ayrılıklarda çalsın diye bir gonk sesi Kafama vuruyorum unutmak için Aklımı kırıyorum hiddetle kinle Yalancıktan unutuyormuş gibi siliyorum birde Zamanı kavrayan bozguncu ismini saniyelerce Kulaklarımda bir heydi telaşı Burnum uzuyor birden pinokyo gibi Bir ayrılık filmine kesilmiş sinema bileti geçiyor elime Doğru oturup eğri susan gözlerindeki klasik düşlerde Doğruluyorum dürüstçe Rüzgâr gibi geçti diyorum içime Ve kara bir tren geçiyor uzak Çok uzak bir ülkenin en sınır çilesinde Mülteci kalpleri taşıyor vagon vagon nasipsiz zamanlar Ve tarihe düşen aşk katili koca koca adamlar birde El sallıyorlar maziye Cıvıl cıvıl çığlıklar var işitiyorum Kan kokulu vedalar içre Korkuyor yeniden içim Ve fakat Vadiden dönen o nice sevgilileri Ne diye gözler ki bilmem sevenleri Kaybediyorum ucu yanık mektupların güvercin kalbinde koşturan g/izlerini Aşk yok diyorum İnanmıyorum bende Ağlamak var başkalaşmış resimlerin umutsuz renklerinde Her hayat herkes ikiyüzlü birde Hep bir yalan var sevgide Yinede siyah beyaz bir gerçek düşüyor aramıza nedense Kalakalıyoruz sanki dünyanın en orta yerinde İpince bir çizgi oysa uzaklık mesafemiz yalnızca Olası tek resim gibi görünüyoruz biz yine Üflesek bir an birbirimize Devrileceğiz biliyoruz ikimizde İki yaban geyiği gibi İki can ceylan gibi Ürküyoruz sevgili Bakıyor kırık dökük yaralı gözler ki görüyorum onlar Çırılçıplak bütün harfler adına giyiniyor ismimizi Ve daha çok dilleniyor bitmesi gereken hikâyeler Aynen biz gibi onlarca virgüle gömülüyorlar Toparlanıyor aklımı t(y)utan bavulun sol fermuarlı gözünde üşüyen kelebekler Birazdan zorunlu göç var Son kez bakıyorum yine Yıllanmış vebalin toz yutmuş olan günl(ükl)erine Sararmış sayfalarda altını çizdiğim kelimelere ilişiyor parmaklarım Seviyorum seni önce okşayarak narince Ardından gömüyorum derhal avuç içlerime sessizce Ve sonra kin kusuyorum aşkı yücelten Ve sonra yok sayan bütün cümleleri büyüten şairlere Şiir sen olunca Ve kalem ben kokunca Cinayetler mubah geliyor doğal olarak bana Öldürüyorum seni biten her öykünün finalinde Zevk ile hem de Kelime kelime elimde Ve yaşıyorum seni adam gibi bir yürekle yine Acılar denizinde gelen her yeni gece ... MHD |
@))>-------
Ömrüne hep gül değsin, hüzün yerine... Çok sevgimle canım.